HaberSpor Haberleri

Bir dahaki sefere dol ver

Teoman Akben

(Dol: Pokerde kasadan üç kart istenmesi – editörün notu)

Rüştü’nün bu kadar dört dörtlük bir maç çıkardığına uzun zamandır şahit olmamıştık. Bunun denk gele gele Kasımpaşa maçına denk gelmesi tabii ki üzücü, ama gelecek maçlar için moral sağlaması açısından da sevindirici.

Her şeyi yaptı Rüştü. Gollük şutları çıkardı, pozisyonların içindeydi. Asist bile yaptı. Nihat’ın golü sonrası aldığı, santra içinde bekleme önlemi ise tam profesyonel işiydi. Kendisinden pek alışık olmadığımız şekilde, rakiple alay eder gibi, kendini sıkmadan tek tokatla çıkarıp sonrasında da güldüğü füze ve iki yerine tek elle çıkıp, ayakta koltuk altına yuvarlayıverdiği orta ise, maç başında yaptıkları tezahüratlarına da itibar etmediği taraftarlara birer mesaj gibiydi. Hani “Kimi yuhaladığınızı iyi bilin…” gibi.

Rüştü’ye bu maç için söylenebilecek bir şey yok. Ama genelinden konuşacaksak aynı kişinin, keşke hep aynı özgüvenle, hatta bu şımarıklığa kaçan özgüvenle oynasan. Tarihteki efsane kalecilere baktığında hepsinde ortak özellik bu çünkü. Chilavert, Ravelli, Campos, Schmeichel, birkaç tahtası eksik olmasına rağmen Higuita, hatta sahtekâr Mondragon. Bu özelliğe, taraftarından dayak yediği bir kulüpte oynamaya devam etmemek, ya da gördüğü abuk sabuk kırmızı kartta gidip hakemin elini sıkmamak; takımının sevincine ortak olmak yerine, gidip rakibin üzüntüsüne empati yapmaya uğraşmamak gibi peygamberlikler de eklenebilir. Bunlara veya buna benzer “vur ensesine al lokmasını” hareketlere durmadan prim vermek, Rüştü’den bahsediyorsak “Beşiktaşlı Duruşu budur”, “Rüştü’nün efendiliği iyidir”, “Bize yakışıyor bazen” gibi yaklaşımları abartmak, “O zaman neden Fairplay Liginde şampiyon olmaya oynamıyoruz? Bizi şampiyon yapamayanlara neden kızıyoruz?” diye düşündürüyor. “Hem futbolcularımızın hepsi ermiş olsun, bunu yetenek, beceri ve performanslarının önünde tutsunlar, hem de şampiyon biz olalım!” Valla bu işler böyle olmuyor.

Kariyerinin sonuna gelmiş Rüştü’ye akıl vermek yerine –ki belki haddimize de değildir zaten– önünde daha uzun bir kariyer uzananlara dönecek olursak, geçen yıl resmi maçlarda 13 sarı 1 kırmızı kart görmüş olan ve bu sezon bunu da geçecek gibi duran Sivok’a daha akılcı ve dikkatli savunma yapmasını söyleyebiliriz belki. Gerçek performansını gösterdiğinde gözünü budaktan sakınmayan İbrahim Toraman’ın, çok uzun süreli bir sakatlık sonrası doğal karşılanabilecek olmasına rağmen, kendisine hiç yakışmadığını gördüğümüz bu ürkek halleri bir an önce atlatmasını dileyebiliriz. Serdar Özkan’dan kimse Feyyaz olmasını beklemiyor, ama artık bir tane son vuruşu da kaleye ittirebilmesini isteyebiliriz. Ernst’e, sermayeden yemeye daha ne kadar devam edeceğini sorabiliriz. Kaşları çatık, ona buna posta koyar hallerin, bu performansı saklamaya yetecek tiyatrolar olmadığını hatırlatabiliriz.

Son olarak hakem. Bir casino’da krupiye olsanız, kartlarla ancak bu kadar oynarsınız. GS-FB biraderlere kendi sahalarında beş kırmızı kart gösterilebilmiş bir maç yaşanmadığını, maçası buna yeten bir hakemle futbol tarihimizde henüz karşılaşmadığımızı biliyoruz. Ama ilk boş vaktimde araştırmak istiyorum: Acaba hiç kendi sahalarında, bir lig sonuncusuyla oynarken, haksız bir penaltı ve dolayısıyla haksız bir kırmızı kartla, galibiyetleri tehlikeye sokulasıya 9 kişi bırakıldılar mı?

Beşiktaş, yakın geçmişte tepesinde olduğu itibar kulesinde, neredeyse bodrum katına indi. Klavye papağanı oldum. Her yazı aynı şikayet. Beşiktaş’ın ağırlığı kalmadı. Federasyonundan MHK’sine, rakibinden hakemine, medyasından bilmemkimine, herkes için kolay lokma oldu Beşiktaş. Bu takımı şu hale getirenlere yazıklar olsun. Ağır taş Beşiktaş’ı, sahilde suda kaydırmaya yassı taş yapan yeteneksiz, beceriksiz, terbiyesiz, şahsiyetsizlere yazıklar olsun.

Teoman Akben

[adrotate group=”3″]

Dikkati Çekenler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu