HaberSpor Haberleri

Maskot ve Logolar

Teoman AkbenBasınımızda bir süredir eleştiri konusu olan iki görsel derdimiz var. Birincisi 2016 Avrupa Futbol Şampiyonası adaylığımızın logosu, diğeri ise yine ülkemizde düzenlenecek olan 2010 Dünya Basketbol Şampiyonası’nın maskotu olan Van Kedisi.

Ülkenin bütün dertleri bir yana bırakıp sanatsal tasaların peşine düşmüş olması sevindirici gerçekten. Yani ortada şampiyonanın düzenleneceği stadlar yok, ama biz logonun lalesindeyiz. Güzel bir yandan. Lakin diğer taraftan eleştirilere bakıyoruz, eleştirenlere bakıyoruz, işin içinden çıkılır gibi değil. Konuyu ilgili ilgisiz her gün köşesine taşıyan yazarlar, neredeyse logo kendisine yaptırılmayan ajansın adamları gibi çalışıyor. Görülmüş şey değil. Önce bu kime yaptırıldı, yapanlar ehil mi, oradan denendi, orada gerekli cevap alınınca, bu kez yaptırılacak ajans neye göre seçildi, koçbaşı oraya çevrildi. Onun oturtan cevabı verildi, bu kez seçim mercii ve bu mercideki kişilerin yeterliliği sorgulanmaya başlandı. İş en son “Biz de bu laleyi amma sahiplendik arkadaş, lale bizim değil, Hollanda’nın sembolü bi’ kere!” noktasına kadar geldi dayandı. Dua edelim, bunlar yarın öbür gün televizyonlardaki Hırvatistan, Yunanistan reklamlarına da sarmasın “Kaldırsınlar o reklamları yayından, deniz bizim sembolümüz!” diye.

Muhalefet güzeldir, doğruya götürür. Ancak “Yapan ehil mi” diye soran muhalefetin de ehil; “Seçim nasıl yapıldı” diye hesap soranın da bir miktar seçilmiş olması icap eder. Dolayısıyla logo ve maskotları bunca yoğun ve desteksiz eleştiren isimlere sormak lazım, eleştirmeye saldırmaya bu kadar hakkınız olduğunu düşündüren sizin ne gibi bir diploma veya sertifikanız var bu alanlarda? Zannedersin herkes Mimar Sinan mezunu, herkes resim grafik tasarım okumuş.

Sanmıyorum ki kendi düzenleyeceği şampiyonanın maskotuyla kendi bu kadar dalga geçen tek bir ülke daha olsun tarihte. Tam Türk usulü. Celal Bayar döneminin harikası, Türk mucizesi Devrim arabalarıyla dalga geçen, gurur duyulacak hikayesine ağız dolusu gülen, otomotivde, sanayide, endüstride, olası bir Türk ekolünün, Türk devriminin önünü kesen, açıp kıçlarına gülesicelerin torunları, şimdi en son Basketbol Şampiyonasının maskotuna sardı. Önce “Kediye benzemiyor” dediler. Herhalde miyavlamasını da bekliyorlardı. Sonra Avrupa’daki bir yayın organının kataloğunu kaynak göstererek “Bilmemneyin kitapçığında köpek demişler zaten” dediler. Kedinin hata sonucu köpek yazıldığı gayet ortada, ama ille görmeyeceksen hatayı, koca kediyi nasıl köpeğe benzetmişler, baştan onlara bunu sorarsın. Türkiye’nin doğusuna haritada Kürdistan yazdıklarında pek güzel geliyoruz galeyana? Kimse “Burası Kürtlerin devleti, bak adamlar da öyle yapmış zaten!” demiyor. Ama niyet o değil ki bizim Mimar Sinanlıların. O bitti, “Neden kedi?” Kedinin cevabı verildi, “Neden Van Kedisi?” Elinin körü. Çünkü şeyden dolayı…

Avrupa’da, dünyada, Van Kedisini, Türkiye ile ilgisini bilmeyen 1 kişi yok. Sen bize dair bir ondan anlıyorsun diye kebap mı koyacaktık logoya? Spor, atikliğin sporu basketbol. Maskot olarak seçilen hayvan, yeryüzünün en atik hayvanı olan kedi. Kedi, Van Kedisi. Türkiye’de düzenlenecek bir turnuvada, Türkiye’nin alamet-i farikası. Kulakların oluşturduğu hilale kadar kompozisyon dolu bir tasarım. “Hayvan istemiyoruz” diyen uluslararası komite bile bu tasarımdan sonra çiğnemek istemiş kendi koyduğu kuralı. Sen beğenmediysen, adam gibi söylersin, şu da olabilirdi dersin, biter. Bunca alay etmek, bunca makara yapmak kendi vatanının ürünüyle, akıl alacak iş değil.

Tanıtımı, kura çekimini neden şu yaptı da bu yoktu diye başladı iş, anlaşılan turnuva sonuna kadar da gidecek. Evet yapılanın yapılmayanın takipçisi olmak eleştirmek basının görevi. Ama dalga geçmek değil. Kimseyle dalga geçmek değil, ama memleketinin meselesi olmuş bir organizasyondaki Türk emeği ile dalga geçmek hiç değil.

Dikkati Çekenler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu