HaberSpor Haberleri

Hesapsız Takım… Kitapsız Takım…

Teoman AkbenBeşiktaş kupadan elendi. Play Station’da kendinize bir grup yapsanız, deseniz ki “Öyle bir grup yapayım ki bir üst tur garanti olsun”, herhalde siz de gelip geçip yendiğiniz Kasımpaşa’yı, bir belediye takımını, bir şeker takımını (Şekerspor, Eskişehir Şeker, Konya Şeker, vb.), ayıp olmasın diye ama çok da zor olmasın diye de Manisaspor’u alırsınız. Beşiktaş böyle bir grupta, ilk üç maç sonunda puan dahi alamadan, 2 gol atıp 6 gol yiyerek ve büyük ihtimalle de sonuncu olarak¬ elendi. Bunun adı rezilliktir.

Beşiktaş’ın oynadığı futbol, insanı artık futboldan soğutma noktasında. Arkasından bir tane de başka maç izleyeceksiniz ki futboldan nefret etmeyin, Beşiktaş’ın oynadığı şeyin bu güzel sporun suçu olmadığını hatırlayabilin.

Haftaya lig başlıyor. Beşiktaş’ta ise değişen hiçbir şey yok. Ama seçim havasına öyle girilmeye başlandı ki, kimsenin endişeye giresi bile yok. “Şimdi takıma gelelim” denmesi seçim sonrasını bulacak belli ki, ama takım diye bir şey kalmış olacak mı o zamana, o belli değil. Galatasaray, Fenerbahçe, dünya starlarıyla dolu kadrolarına hala transfer peşinde, en bomba futbolcusu kaleyi tutturmaktan aciz hale gelmiş Beşiktaş ise bu kadro bana yeter diyor. Bu Beşiktaş hangi Beşiktaş, sene başından beri yaptığı maçlarda 1 gol ortalaması olmayan, kupada puanı olmayan, son 7 resmi maçta galibiyeti olmayan Beşiktaş. Bu kadar tamtakır bir kasayla Gökhan Ünal’ın, onun bunun peşinden bizim koşacak halimiz yok tabii, ama insan bir çözüm arayışında olur. O da yok.

Beşiktaş’ın içinde bulunduğu açmazı aydınlatacak sayılı fırsatlardan biri, Şampiyonlar Ligi. Adam gibi bir bütçe ve finansmanla, artık teneşir vade mi olur, nasıl olur, bu borçları bir ödeme planına bağlayacaksınız, ödeyeceksiniz bitireceksiniz. Neyle; aktifinizde yer alan her kalemin bir karşılığı olduğuna, yeri hazır olduğuna göre, potansiyel gelirlerle. Bunların en başında geleni hangisi, Şampiyonlar Ligi. 3-5 yıl bu ligden ayrı kalmayacaksınız ve hatta 1-2’sinde grup maçlarının da ötesinde işler yapacaksınız ki, en azından Demirören Ailesinin alacaklarını ve banka kredilerini olsun ödeyebilecek bir fonu doldurabilesiniz. Beşiktaş ne yapıyor, Şampiyonlar Ligi’ne gidecek ilk ikiyi kovalamayı bırak, ilk beşte kalması mucize olacak gibi görünen bir takımla ikinci devre açıyor. Sezon başı hesabı o kadar olan, Gaziantep’e iki yedek için 25 trilyon verebilen bir kulübün, sezon ortasında şu hesabı yapabilmesini beklemek hata zaten belki. Ama geçtik Şampiyonlar Liginden gelecek milyonları, takımın Manisa’yı, Kasımpaşa’yı, Belediye’yi yenip işe 300.000 dolarla başlamaya da mecali yok.

Transfer borsasında dönen paralar, işin dünya sathında geldiği nokta, artık hepimizi rakam körü, sıfır körü haline getiren bol basamaklı haberler, naklen yayın ihalesinden çıkan acayip sonuç, ufkumuzu maşallah öyle genişletti ki, şu maçlarda kaçırılan 100.000 dolarlar kimseye para gibi gelmiyor. Oysa düşününce kulübün iki aylık gideri, masrafı kaybedildi. Ama kulüpte takıma veya Mustafa Denizli’ye “Siz bizim cebimizle böyle oynama hakkını nerden buluyorsunuz kendinizde, çocuk oyuncağı mı bu, ayıp değil mi?” diye soracak, kalayın şöyle sağlamını basacak, bu kulübün menfaatini korumaya ilk içerideki işçiden başlayacak basirette yönetici bile yok.

Beşiktaş ağır hasta. Daha önce de söylemiştim, en kötü şey, hastanın hasta olduğunu anlamaması, kabul etmemesi. Daha, hasta olduğunu görecek ki gereğini yapsın. Bizim hastanın velisi ne yapıyor, seçim gezisinde. “Şu bitsin, bakarız” diyor. Hasta öldü ölecek. Umuru değil. İnsanın canı yanıyor. Futbola bakıyorsun, kadroya, başındaki adama bakıyorsun, yönetime bakıyorsun, başkana bakıyorsun, için sızlıyor.

Dikkati Çekenler

2 Yorum

  1. 31 Ocak’ta hasta ayağa kalkacak inşallah. Çok güzel bir yazı tebrikler

  2. y.d, m.d, serdar özkan, tello, nobre, rüştü, hakan, ibrahim kaş gönderilirse en büyük transfer yapılmış olur. saygılar

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu