Günün OlayıBJK HaberleriFulya DavasıHürser TekinoktaySpor Haberleri

Tekinoktay: Geçen yıl ile bu sezon arasındaki tek fark geçen yıl şampiyonlar liginden hemen elenmemiz oldu.

Beşiktaş 17 yıl sonra bir ilk yaşayarak sahasında Giresunspor’a 4-0 mağlup olmuştu.
Ligde üst üste maçlar kaybeden Beşiktaş Şampiyonlar liginde de üst üste olumsuz istatistiklere imza attı….
Sadece Beşiktaş camiası değil tüm spor kamuoyu sormaya başladı.
Daha bir kaç ay önceki 2 Kupalı şampiyona ne oldu?

Bizde önceki dönem Beşiktaş Başkan adayı, divan kurulu üyesi ve aynı zamanda eski bir teknik direktör olan Hürser Tekinoktay’a bu gidişatın nedenlerini sorduk o cevapladı…

Beşiktaş Postası : Beşiktaş’ta ilk kez Sergen Yalçın ismini ortaya atan kişisiniz.
Seçildiğiniz takdirde Sergen Yalçın’ın futbolculuk döneminden hocaları olan John Benjamin Toshack ve Rasim Kara’yı sportif direktör olarak görevlendirecek bir çalışma modelini uygulayacağınızı ifade etmiştiniz. Şimdi başarısız sonuçlar sonrası Sergen Yalçın’ın yaptığı açıklamalarda çözüm bulamıyoruz demesinin arkasında böyle bir ekibin eksikliği mi var sizce ?

Hürser Tekinoktay: Öncelikle şunu söyleyeyim son yıllarda futbol hem saha içinde hem saha dışında 20-30 yıl öncesi gibi değil. İki alanda da farklı yönetiliyor, farklı oynanıyor.

Örneğin; Arapların satın aldığı Paris Saint Germain, yıllardır yine Arapların sponsoru olduğu Fly Emirates ile yollarını ayırarak konaklama sektörünün birçok segmentinde ünlü markaların sahibi ve işletmecisi olan Accor Grup ile yıllık 43 milyon euro’luk anlaşma yaptı.
Fly Emirates ise sadece Arsenal ve Real Madrid’e100 milyon Euro forma reklam bedeli ödüyor.

Bir diğer taraftan kulüplerin yıllık 10 milyon dolarlardan başlayan 1 milyar dolarlara kadar ulaşan bütçeleri var.
Transfermarkt’ın bugünkü verilerine göre Beşiktaş’ın takım bütçesi 127 milyon €’ya ulaşmış vaziyette”

“Marketten bedava ekmek alamıyorsunuz ama milyon eurolar harcadığınız oyuncuları bedavaya bırakıyorsunuz.”

Vincent Aboubakar, Dorukhan Toköz, Umut Nayir, Utku Yuvakuran, Tyler Boyd, , Víctor Ruiz,  Burak Yilmaz, Caner Erkin, Jeremain Lens, Enzo Roco, Gökhan Gönül , Mirin , Sedat Sahintürk , Atamer Bilgin , Fatih Aksoy ile Kerem Kalafat, Bilal Ceylan, Kartal Yilmaz, Erdogan Kaya, Mertcan Acikgöz, Abdullah Aydin, Alpay Celebi, Atakan Üner , Ahmet Gülay gibi gençler dahil kimi bedavaya kimi üstüne para verip takımdan gönderildiler.
Düşünün marketten bedava ekmek alamıyorsunuz ama milyonlarca euro’lar harcadığınız oyuncuları bedavaya bırakıyorsunuz. ?

Hatta bazılarına üste para verip gönderiyorsunuz, bazılarına da evde otururken onların paralarını ödemek için Ziraat Bankasına gidip faizle para alıp iş bilmezlikten ötürü yaptıkları borçların üzerine bir de finansal borç yüklemeye devam ediyorsunuz…

İnsan bir oyuncuyu 1 dolara bile satamaz mı ? Bir oyuncudan 1 dolar bile katma değer yaratamaz mı ?

Dolayısıyla bu bütçedeki ve bu tarihi derinliklere sahip olan kulüpler böyle basit yönetilemez.

İş bilmeyen, asıl işi futbol olmayan yöneticiler, bir teknik adam seçip bu sorumlulukları onun sırtına bırakamaz .

Düşünün bir kere bu arkadaşlar, geçen sene 14 yabancı oyuncu ile kontrat sınırı varken 18 tane yabancı ile kontrat yapmışlar. Sonra da Premier lig başta olmak üzere CV’sinde 500 maç deneyimi bulunan, 30’dan fazla da Hollanda milli takımı deneyimi olan Lens’i kadro dışı bırakmışlar. Şimdi de evinde otururturken parasını ödüyorlar…

Keza Adem Ljajiç içinde bu saçmalık geçerli…

Hiç bir A milli maç deneyimi olmayan, tüm bir sezon boşta kalıp evinde oturan, kariyerinde hiç bir Avrupa deneyimi olmayan bir oyuncuyu 1 milyon doları imza parası olmak üzere toplam 4 milyon dolar maliyetle getirip transfer hovardalığı yapıyorken geçen yıl 22 maç oynamış, Serie A’da müthiş bir yetenek olarak dikkati çekmiş ve performans göstermiş olan Adem’i kadro dışı bırakıp onu itibarsızlaştırmaya çalışıyorsun…

Soruyorum size: Böyle büyük hedefleri ve bütçeleri ve tarihsel derinliği olan bir kulüp böyle yönetilmeye mi layık?

“Başkan bir telefon açma zahmeti bile göstermeden hocadan habersiz bir oyuncu transfer eder mi?”

Düşünün: Asıl işi inşaat sektöründe demir çelik alım satım işi olan bir başkan (Ki futbola en büyük zararı, kulüp arsalarına ve spor alanlarına göz dikerek büyüyen bu sektör vermiştir), “Biz bir tane futbolcu transfer ettik. O da Sergen tatildeydi” diyor. Sen teknik direktörün tatildeydi diye o futbolcuyu alma kararını nasıl veriyorsun? Bir telefon açma zahmetini bile niye göstermiyorsun?

“Mahalle maçında bile takım kurmamış kişilerin olduğu yerde bunların olması doğal değil mi?”

Dolayısıyla takım kurmasını bilmeyen, kamp nedir bilmeyen, kaç kişiyle sezon açılışı yapılması gerektiğini bilmeyen, takıma oyuncu transfer etmesini bilmeyen, hazırlık maçı nedir bilmeyen, “başarı sahiplenilmez, paylaşılır”ı bilmeyen, Şampiyonlar Liginde yarışmak için nasıl takım kurulur bilmeyen, Şampiyonlar Liginin önemini bilmeyen ve hatta mahalle maçında bile takım kurmamış kişilerin olduğu yerde bunların olması doğal değil mi?

Bunların eksik olduğu, neredeyse 20 yılda kulübün borç sarmalına girdiği bu dönemde kurulan 10 milyon dolarlık FC Sheriff takımı Real Madrid, Inter ve Shakhtar’ın olduğu grupta Real’i yenip Avrupa’ya gidiyor.
Bu vazifeyi kişisel hobi, kendi reklamları ve ticari ilişkileri olsun diye yapanların bundan üzüntü duymaları gerekmez mi ?

Yönettiği kulübüne fatura kesenleri, transfer dönemi futbolculara işletme devredenleri henüz saymadım bile.

“Ben olsam insan içine çıkamam. “

Mesela Ahmet Nur Çebi, Dorukhan’ın Fenerbahçe’ye gitmesine engel olmak için Ali Koç’a telefon açmış ve “gönül koyarım” demiş. Ama rakibi Trabzonspor’a bedava gidişi hiç problem olmamış. Şimdi futbolcu orada savunmada oynuyor ve na-mağlup, seninle arasında 15. haftada 18 puan fark var. Ben olsam insan içine çıkamam.

“Bir sol bek mevkisini bile kuramayan takım nasıl istikrar sağlar? “

Bakın yaklaşık 40 kez genç milli takımda sol bek oynamış olan Ahmet Gülay’ı Alanyaspor’a bedava bıraktılar. Üstelik Ahmet, kendi yaş gruplarının üzerindeki takımlarda yer almaya başlamıştı. Oradan 30 yaşına gelmiş olan Fabrice N’Sakala bonservis paraları ödeyerek aldılar. Sonra onu kadro dışı bırakıp, Türkiye 2.liginden Fransa ikinci ligine giden oyuncuyu yine bonservis parası ödeyerek aldılar. Üstelik A Milli takımın sol beki Rıdvan elimizde varken…

Geçen yıl sol bekte de bile oynamış olan A Milli Takım oyuncusu Dorukhan’ı da sayarsak, bedava giden milli oyuncular, bonservis parası verip 2.ligden alınan oyuncular, kendinizin transfer edip enflasyon yarattığınız için kadro dışı kalan futbolcular…
Bir sol bek mevkisini bile kuramayan takım nasıl istikrar sağlar?

Sol taraf demişken elimizde Larin, N’Koudou, Güven Yalçın hatta zaman zaman orada oynayan Gökhan Töre ve Adem Layiç varken sol tarafa Kenan Karaman’ı alıyoruz. Sonra şu ana kadar hucum hattında maç kazandıran tek oyuncu olan Güven Yalçın’ı UEFA kadrosuna yazmıyoruz.
Arkadan Adem’i kadro dışı bırakıyoruz… Roma, İnter gibi önemli kariyeri olan Adem’i bugün bıraksak Serie A da hemen talip çıkar.

“Bundesliga 2 ve Alman bölgesel ligden alınan deneyimi az olan oyuncularla Şampiyonlar Liginde Almanyayı temsil eden takıma karşı nasıl sahaya çıkarsınız ?”

Dün akşamki maça bakın… Sahada Bundesliga 2 ve Alman bölgesel ligden alınan deneyimi az olan oyuncularla Şampiyonlar Liginde Haaland’lı Dortmund’a karşı nasıl sahaya çıkarsınız?

Burada en çok sorulması gereken sorular şunlar:

Takımı kim kurdu?
1- Her yıl bu takımdan bir sürü oyuncu neden gitti, neden bir sürü oyuncu geldi. Transfer ve bedava giden oyunculardan oluşan cari açıktan kim sorumlu?
Hangi oyuncuları kim aldı, bu oyuncular ilk kimden duyuldu? Bunların tek tek dürüst bir şekilde açıklanması lazım.
Ek olarak, aracılar kimlerdi, kimlere imza parası ödendi? Ne kadar ödendi? Hangi kurdan ödendi?

2- Kamp neden yapılmadı? Gaziantepspor’un yurt dışında kamp yaptığı yerde neden kamp işini yapamadınız? Neden 12 kişi ile sezon açtınız?

3- Hocanın istediği 3 futbolcu yerine başkalarının aldığı 10’a yakın futbolcu FIRSAT transferi adıyla niye alındı?
Şampiyon olmuş, sürekliliği yaratmak için bir iskelet oluşturulan takıma bu kadar yeni oyuncu alınır mı?

4- 30 maçlık sözleşmesi bitince yeni sözleşme isteyen Aboubakar’a neden yeni sözleşme yapılmadı? Parası neden ödenmedi ve şampiyonluğu kaybettik? Netice de Aboubakar’sız oynadığımız 10,5 maçta 16 puan kaybettik.
Ve sadece bu neden ile kaybettiğimiz şampiyonluk, “Rıza hocanın Kadıköy’de Fenerbahçe’yi yenmesiyle ve averaj için 1 gole ihtiyacı olan Fatih Terim’in Falcao’yu kulübede unutmasıyla” bize bonus olarak geldi.

Aboubakar 2.5 Milyona yeni sözleşmeye tamam demişti. Neden parası ödenmedi?

Bu soruların cevabının verilmesi bize ışık tutacaktır.

5- Aboubakar’ın gitmesinden sonra neden geçen yıl performansı çok düşük olan, öz güvenini kaybetmiş 2 forvet alındı? Bugün gelinen nokta da ikisi birlikte toplamda 34 maç oynadı. 4 gol 1 asistleri ya vardır, ya yoktur.

Aboubakar’ı bıraktığımızdan bu yana takım yaklaşık 32 maç oynadı yarısını kaybetti.
Hadi Aboubakar’ın bulanık olan o işinin içinden çıkamadınız, peki Aboubakar geçen yılın son10 haftası kulübede otururken yerine aynı özeliklere sahip bir oyuncuyu neden oraya tedarik edemediniz.

Daha bunları çok çok detaylı şekilde sayabiliriz.
İşte biz, bir “futbol işletme modeli” diyerek kurmayı düşündüğümüz modelle bu sorunları ve yaşanacak risklerin hepsini minimuma indirecektik.

“Emre Kocadağ’ın yaptığı işi Toshack ve Rasim Hoca yapacaktı.”

Sorduğunuz soruya istinaden sonuç olarak Sergen Yalçın ile birlikte John Toshack ve Rasim Hoca’nın yardımcıları JBT/ Guti-Rasim Hoca/ İlhan Mansız ile teknik kadronun oluşacağı ve alt yapısıyla, scout ağıyla ve 3 tane il takımının proje anlaşmasıyla planlama yapmıştık. Ve bu planı yapan son 30 yılda bir tek biz vardık.

Biz Emre Kocadağ’ın yaptığı işi Toshack ile Rasim Hocaya teslim edecektik. Gerçi Şafak Mahmutyazıcıoğlu’nun açıklamaları şayet doğruysa, onun yaptığı işi Toshack ve Rasim hoca da yapamazmış.

Bunlar en basitleriydi alt detayları ve kökleri anlatmayla bitmez.
Mesela Porto’nun scout veri tabanına erişim. Almanya’da 2 adet pilot ve proje takım…

Bunun yanı sıra, Dardanelspor’daki scout ekibimiz ile projelendirdiğimiz büyük bir üretim için Türkiye’deki sayılı modern tesislerin birinin sahibi olan Niyazi Önen ile de anlaşmıştık.

2 tane daha şehir takımı vardı. Spor Laboratuvarı bulunan Spor Bilimleri Üniversitesi ve Akademisi olan rektörlük ile de anlaşmıştık… Gittik, gördük vs. vs…

Abramoviç’in scout ve Afrika’daki anlaşmalarını yapan şahsi (!) avukatıyla bile İstanbul’da görüşüp anlaştığımız Chelsea ile de büyük bir iş ortaklığı yapacak ortamı hazırlamıştık…

İnsan kaynağına yerleşmek için Afrika’da açacağımız futbol okuluna gidecek hocalar bile ve hatta büyük bir sponsor firma bile hazırdı…

Hatta Afrika’daki reklam film ve kampanyaları bile..

Ve netice itibariyle ürettiğiniz, aldığınız, sattığınız ve scout yaptığınız, kar elde edeceğiniz bir yapı dışında doğru bir takımı ve kadroyu ve doğru yapılanmayı kurmak için bir tek hoca tayin ederek şampiyonlar liginde yarışamazsınız.
Yarışmaya kalksanız da her şey tesadüflere muhtaç olur.

“Geçen yıl ile bu sezon arasındaki tek fark, geçen yıl şampiyonlar liginden hemen elenmemiz oldu.”

Bakın tüm bu saydıklarım geçen yıl Şampiyonlar Ligi öncesi de vardı.

Tek fark, geçen yıl şampiyonlar liginden hemen elendik. Bu yıl gruplara kalınca, asıl rekabet ortamına girince defomuz aile boyu gözüktü.

Duruma aslında böyle bakmak gerekiyor. Yoksa her şey, günlük takip ettiğimiz döviz kuru gibi olur ….

Beşiktaş Postası Özel Haber

“Teknik Direktörümüz Kampanya İçin Televizyona Çıkarken PAOK Hazırlık Maçı Yapıyordu”

 

 

Dikkati Çekenler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu