Spor Haberleri

“Hasan Arat için illüzyonist demeye devam edeceğiz”

NationalTurk yorumcusu Müslüm Gülhan, Beşiktaş'ta son yaşanan gelişmeleri Haber1903 Gündem Özel'de değerlendirdi ve sert açıklamalar yaptı.

Mehmet Eyüp Yardımcı’nın sorularını yanıtlayan Müslüm Gülhan’ın açıklamaları şöyle;

Hasan Arat için “İllüzyonist” lafını neden kullandı?

İllüzyonist lafını ben sayın Hasan Arat’ın kendisi için değil ama Beşiktaş Başkanı olarak yaptığı çalışmalar ve o çalışmalar sonucunda söylenenlerle, Hüseyin Bey ile beraber söylenenlerle gerçekleşenler arasındaki farktan dolayı ve olmamasından dolayı, mış gibi yapılıp sunumuyla sonucu farklı olduğu için kullandım.

Bundan sonra da çok kullanacağız kullanmaya da devam edeceğiz. Bu bana ait bir söylemdir her zaman da bunu kullanmaya devam edeceğim.

Hansi Flick ile görüştüklerine bile inanmamıştım

Sayın Hasan Arat yönetiminin başlangıcına baktığın zaman bizim Atom Karınca dediğimiz hocamızın görev sürecine başlamadan evvel dedi ki ben Rıza hoca ile çalışmaya devam edeceğim dedi. Fakat daha sonraki süreçte Rıza hocayla çalışmamayı değerlendirdi.

En yakın takım arkadaşlarından, kulüpte de görevli olan Feyyaz Uçar ve Samet Aybaba’yı bu işi bitirmekle görevlendirdi. Bir şekilde de işine son verdiler.

Daha sonra Hansi Flick, zaten başkan seçilmeden evvel de bunu gündeme getiriyordu sürekli bu cümleyi kullanıyordu. Kendisiyle görüştüğünü ve bir şekilde irtibat kurup anlaşabilecek zemin aradığını söyledi.

Fakat Hansi Flick’ten böyle bir açıklama gelmediği gibi ben o zaman da deklare ettim kendisinin görüştüğüne de inanmadığımı söyledim. Böyle bir şeyin olmayacağını düşündüm çünkü o zamanki Alman basınında yansıyan her şey Barcelona’nın Xavi’den sonraki antrenör adayı teknik direktör adayının Hansi Flick olduğunu söylediler.

Bu açıklamanın yapılmasıyla Beşiktaş’ın o gündemindeki söylemin karşılığının olmadığı açığa çıktı.

NationalTurk Haber

Futbol insanları gergedanlaştırıyor

Netice itibariyle Fernando Santos’a döndüler. Fernando Santos’la çalıştılar. Bunun da olmayacağını ve Beşiktaş’a bir katkı sağlamayacağını deklare ettik. Ama troller ve diğer insanları ikna edemedik maalesef.

Orada da aynı şekilde bir illüzyon yaratıldı. Sonuç itibariyle ben aslında biraz da bunu futbolun insanları gergedanlaştırmasına da benzetiyorum. O da bir illüzyondur ama Hitler zamanında Hitler faşizminin insanları kendi vatanından bayrağından koparıp kişiye odaklanma ve kişinin etrafında örgütlenip kişinin çıkarları doğrultusunda ve bir topluluk psikolojisi etrafında kimliğini reddederek, lider kimliğinin üzerinden hareket etmesine benzetiyorum.

Bu bir söylemdir ve her yerde de kullanılabilen bir modeldir aslında. Bir illüzyondur bu da baktığın zaman.

Beşiktaş 23 yıldır bu acıyı çekiyor

Fakat daha sonra gerçeklerle insanlar yüzleştiği zaman her şeyin çok farklı olduğunu, kayıpların ne kadar büyük olduğunu ve bu kayıpların da bertaraf edilmeyeceğini anlarlar ve bununla da yüzleşirler.

Ama Beşiktaş 23 yıldır bu acıyı çekiyor. Fakat ne hikmetse bununla yüzleşme yerine aynı modelde aynı yapıda trollerin algı manipülasyonu üzerinden süreç devam ettiriliyor.

Bir sürü Goebbels’ler çıkıyor

Bunun içinde bir sürü Goebbels’ler çıkıyor bu Goebbels’ler de bir şekilde kendine yer edinip hiçbir şekilde vasfı olmayan son derece yetersiz, toplum içinde bir liyakat ile ilgili bir yer bulmayacak insanlar kendini troll adayarak liderine adayarak oradan kendine bir yer, başkan üzerinden bir kimlik edinmeye çalışıyor.

Bunlar çok tehlikeli. Bunlar Beşiktaş’a zarar. Ben Beşiktaşlıyım ve benim için hiçbir başkanın Beşiktaş’ın üstünde, Süleyman Seba dahil Beşiktaş’ın üstünde yer alması söz konusu olamaz.

Benim için her şey Beşiktaş’tır. Beşiktaş’ın çıkarları söz konusu. Bugüne kadar da yaptığım söylediğim yazdığım her şey Beşiktaş’ın çıkarları için. Beğenenler olur beni linç etmeye kalkanlar olur o onların sorunu beni hiç ilgilendirmiyor. Ben bundan sonra da aynı aldığım yerden devam edeceğim.

Gelelim Muçi ve Al Musrati transferlerine. Biliyorsun başkana da o zaman söylediler sorumluluk al işi bitir. Bununla ilgili tag da açtılar ve işi bitirmeye gidiyorum dedi.

Ama işi bitirmeye gittiğinde meğerse Madrid’e 2027 İstanbul Olimpiyat toplantısının görüşmeleri varmış oraya gidiyormuş. Oraya gittiği zaman bu saklandı hiçbir şekilde deklare edilmedi.

Roma’daki toplantıya da aynı şekilde gitti. Fakat daha sonra orada işler Jorge Mendes ve özellikle Mendes tarafından bitirildikten sonra toplam hemen hemen 40 41 milyona maaşlarla dahil bonuslarla dahil iki tane oyuncu transfer edildi.

Bu oyuncular ağızlarıyla kuş tutsa bu paralar etmez

Bu oyuncuların bu parayı etmeleri mümkün değil. Ağızlarıyla kuş tutsa mümkün değil. Kendileri iyi futbolcu olabilir ama yerleri bellidir, etrafındaki oyuncuların katkısıyla bir
yerlere gelebilecek oyuncular. Lider oyuncu ya da özel meziyetleriyle takımı taşıyacak belirli bir yere gidecek oyuncular değillerdi.

1,5 2 milyon euro civarında bir ederleri olan oyunculardır bunlar. Bunun üstüne verdiğiniz bütün para Beşiktaş’ın zararına bir paradır. Netice itibariyle bu oyuncularda da bir şekilde söylenenlerle sonuç arasında büyük bir fark olduğu açığa çıktı.

Türkiye Kupası geldi şimdi burada da başka bir boyut var.

Lig takımı Çebi’nin ise Kupa takımı niye Arat’ın?

Türkiye Kupasının takımı Sayın Hasan Arat’ın. İşte başladı her şey böyle olacak bunun gibi gidecek. Fakat Lig takımı Hasan Arat’ın değil Ahmet Nur Çebi’nin. Lig takımı niye sayın Arat’ın olmuyor? Lig takımı Çebi’ninse kupayı kazanan takım da Çebi’nin.

Burada da bir anlam ve algı manipülasyonu söz konusu. Yani baktığın zaman Çebi dönemiyle Arat dönemindeki puan arasında büyük fark var.

Çebi dönemindeki kayıplarla Sayın Arat dönemindeki kayıplar çok farklı.

Sonunda döndük dolaştık cumhurbaşkanının bu transferde devreye girdiği ortaya çıkarıldı sayın Hüseyin Yücel tarafından ve kendisine teşekkür açıklaması yapıldı. Fakat arkasından öğreniyoruz ki cumhurbaşkanının haberi yok Polonya’dan bir açıklama geldi.

Yani bir Cumhurbaşkanı böyle bir işin içine sokulur mu haberi olmadan.

Bu illüzyonu da geçti farklı bir boyuta geldi artık. Burada da geri adım attılar. Sonra yine trollerle işi toparlamaya çalıştılar.

Türkiye’de kulüpler Sadece Avrupa kupalarından çok yüksek katma değer yaratabiliyor. Onun dışında hiçbir şey yok. Galatasaray şampiyon oldu toplam 7 milyon euro aldı. Onun dışında bir şey
yok. Ama siz Şampiyonlar Ligi’ne katıldığınız zaman katılım payı 30 milyon eurodan başlıyor.

O yüzden Türkiye’deki takımların artık büyük hedefi her şeyi Şampiyonlar Ligi’nde ya da UEFA’da asılı kalmak oradan katma değer yaratmak olmalı.

İşte bunun için de buna uygun teknik direktör lazım. Ne İsmail Kartal buna uygundur ne Şenol Güneş buna uygundur ne de Okan Buruk! Okan Buruk üç tane final kaybetti. Kopenhag, Prag, Fenerbahçe. Hiçbir şey yapamadı.

Bence Mourinho ile Ahmet Bulut görüştürdü, kahve içtiler

Buraları hedef alacaksanız evet Mourinho gibi bir teknik adamla çalışmak zorundasınız. Avrupa’da piyasası bitmiştir tartışılır şu olur bu olur ama Avrupa’da nasıl oynayacağını bilen,
kupalarda nasıl oynayacağını bilen hele hele Süper Lig’de bir takımın taktiksel bütünlük içinde oynatabilecek meziyetleri olan bir teknik direktör fark yaratır.

Sayın Aziz Yıldırım bunu açıkladı arkasından sayın Hüseyin Yücel de dedi biz görüştük dedi.

Fakat görüşmeyi Sayın Mourinho da daha sonra açıkladı ve onun çevirisi medyaya düştü. Benimle görüşme istediler kahve içmek istediler Sayın Arat Sayın Yücel. Ben de kabul ettim.
Büyük ihtimalle benim kişisel görüşüm Ahmet Bulut oradaydı. Mendes’le çalıştığı için Ahmet Bulut bu görüşmeyi sağladı.

Bu görüşme neticesinde Ahmet Bulut hem Beşiktaş’la Fenerbahçe arasında bir rekabet ortamı yarattı hem de bir prestij kazandı.

İşin transfer boyutu hiç görüşülmemiş ve hiçbir şekilde böyle bir şey olmamış sadece bir görüşme kahve içmeyle ilgili dostane bir görüşme yapılmış. Fakat bunu Sayın Yücel aynı şekilde cumhurbaşkanlığı ve ondan evvel Hansi Flick Hasan Arat görüşmesi, arkasından Cumhurbaşkanı açıklamasına baktığın zaman gelinen noktada böyle bir şey de olmadığı yine ortaya çıkıyor.

Koca Beşiktaş camiası artık gerçeklerle hareket etmek zorunda. Yani böyle illüzyonist davranışlarla başlangıçla sonu çok farklı olan ve tüm taraftarların güvenini ve özgüvenini kaybettiren, ayrıca diğer takımlara karşı da mahcup duruma düşüren davranışlardan uzak durulması gerek.

Siz Ali Koç’la işbirliği yapabilirsiniz. Özyeğinler ile Ali Koç ailesiyle Sayın Arat’ın ilişkileri iyi olabilir. Ama iş Aziz Yıldırım ile rekabete geldiğinde farklı boyuta gelir.

Aziz Yıldırım Türkiye’deki futbol yönetim mekanizmasını çok iyi bilen biri doğru olduğunu söylemiyorum ama bugünkü koşullarda Türkiye’deki mekanizmayı çok iyi bilen, yanlışlıklarla dolu
mekanizmayı çok iyi bilen biri.

Açık verirseniz Aziz Yıldırım sonuna kadar kullanır

Eğer bir açık verirseniz sonuna kadar kullanır sizi mahcup eder ve doğru söylemiyorsunuz o yalanınızı da açığa çıkartır bundan da hiç çekinmez.

Sonuçta Aziz Yıldırım’ın söylediklerinin doğru olduğu ortaya çıktı. Bu Beşiktaş için büyük bir kayıp ve büyük bir utanç bunu kabul etmek mümkün değil.

Beşiktaş’ın kültür kodları

Beşiktaş 1903 yılında kurulmuş bir takım ve Kurtuluş Savaşı’na katkıda bulunmuş, ondan öncesinde işgale karşı dirençte bulunmuş ve o direnci Mustafa Kemal’le paylaşmış, onun inisiyatifi altında da görevler almış bir kulüp.

Buradan gelen bir kulübün kişilerle bir işi olmaz. Buradan gelen bir kulüp derin kültür kodlarına sahiptir. Derin bir tarihsel kültürü vardır derin bir tarihi vardır.

Benim Beşiktaş’ı savunmamın temel değerleri temel dayanakları bunlar. Bunların üzerinden ben hep giderim. Kişilerle benim işim yok. Ama bunlar benim için olmazsa olmazlar.

Ben Beşiktaş’ta ne kongre üyesi olurum ne divan kurulu üyesi. Çok onurlu bir görevdir tabi ki. Fakat ben orada durmayı istemiyorum. Ben oradaki kirli ilişkileri gördüm çünkü gittim birkaç kongreye. O kirli ilişkilerin içine girmek istemiyorum ben dışarıda kalıp Beşiktaşlı olmaya çalışıyorum.

Oradaki insanlar da Beşiktaşlı ama ben farklı bir boyutta Beşiktaşlı olmaya çalışıyorum.

O yüzden yazdığım yazılarda söylediğim şeylerde beni linç etmeye çalışıyorlar. Benim üstüme gelmiş hiç umurumda değil hiçbir zaman da başarılı olamayacaklar. Çünkü haklı çıkacağımı biliyorum.

Bu benim ihtisas alanım. Bir doktor neyse inşaat mühendisi neyse ben de futbol üzerinde ihtisas yapmış 40 yıllık emek vermiş bir insanım. Kolay kolay yanılacağımı sanmıyorum.

Netice itibariyle süreç olarak baktığın zaman Beşiktaş’ın şu anda geldiği noktada bugün yönetim o matruşka düzenini bitirip farklı bir muhalif yapının kazanımıyla geldiği söylendi. Fakat gelinen noktaya baktığın zaman ben böyle düşünmüyorum.

Beşiktaş’ta muhalif yapı bertaraf edildi

O muhalif yapı bertaraf edildi. O bertaraf edilmeyle ilgili farklı bir sistem ortaya geldi. Ben bunu şu an illüzyonist bir sistem, bir yapı olarak değerlendiriyorum.

Sonuçları bakımından baktığın zaman Beşiktaş’ın yapısıyla uyuşmayan bir sürü öğeler içinde barındırıyor ve bir sürü o üyelerin temizlenmesi lazım.

Mesela Fulya projesini örnek vereceğim.

Şaibeli Fulya tahkimi

Bakın bir tahkim yapıldı sayın Ahmet Nur Çebi’nin önderliğinde. O tahkimde 3 kişi atandı, o üç kişi de baktığın zaman çalıştıkları yerler ve diğer yerlere baktığın zaman
Sayın Aşçıoğlu’na yakın bölgelerde çalışmışlar.

Ve netice itibariyle o tahkimin aldığı ikiye bir karar ki bizim tarafta olan tahkim üyesi bizim aleyhimize, karşı taraftaki tahkim üyesi de bizim lehimize karar verdi ve Beşiktaş 2’ye 1 kaybetti. Ve bu genel kurulda alınmış bir karar değildi.

Sayın Yalçın Karadeniz bunu açıkladı böyle bir şey olmadı. Fakat işte tüzükteki o ince oyunlar var ya bir kelimeyle her şey değiştiriliyor. Bu son tüzük çalışmasında kurultayında da aynı şeyler denendi ve yapıldı.

O tüzükte bir tane kelime üzerinden hareket edilmeye çalışıldı ve böylelikle Beşiktaş kurulan hakem heyeti, tahkim tarafından mağlup ilan edildi. 2-1 maçı kaybetti tabiri caizse Aşçıoğlu’na karşı.

1903 yılında kurulan bir camia, yeni kurulmuş, bu son siyasi yapının içinden ortaya çıkmış, ihaleler almış birine müteahhide karşı maçı kaybetti.

Sayın Yalçın Karadeniz tahkimle ilgili savcılık dosyasına gitti dilekçe verdi ve bu savcılık dilekçesini veren kişi de Sayın Hürser Tekinoktay. Benim kadim dostumdur o da Beşiktaşlıdır isim olarak kimseyle hareket etmez.

Netice itibariyle orada dosya duruyor ve dilekçe verildi. Şimdi yanılmıyorsam 3 Haziran’da 6 ay doluyor.

Mühim olan bizim Aker Çıtak ile gurur duymamız

Kendisiyle gurur duyan bir avukat arkadaşımız var Aker Çıtak. Siz merak etmeyin dedi bizim kontrolümüzde her şeyi biz halledeceğiz dedi. Bunu açık açık kendi beyanı olduğu için söylüyorum.

Kendisiyle gurur duyduğunu da söyledi bir şeyde Twitter’da. Bu gurur duymanın gerekçesi de Beşiktaş’ın çıkarlarını korumak. Onu başardığı zaman biz de onunla gurur duyacağız. Mühim olan bizim onunla gurur duymamız. Onun kendi kendine gurur duymasıyla olmaz bu iş.

Bu sürece müdahil olması lazım Sayın Aarat’ın ve yönetimin. Burada Beşiktaş’ın 95 milyon dolarlık bir kaybı söz konusu. Bu Beşiktaş için çok büyük bir para ve 67’ye 33 bir yerden söz ediyoruz.

Kör noktaların tamamı Beşiktaş’a verildi. Bütün iyi tarafların hepsini müteahhit Aşçıoğlu aldı.

Ve orada Şan Ökten hala yıkık dökük vaziyette duruyor. Yapılan anlaşmanın içerisinde olmasına rağmen Aşçıoğlu oraya kendi ismini koymak istedi herkes karşı çıktı. Bu cesareti de nereden alıyor inanılır gibi değil.

Buraya müdahil olmadıkları takdirde kayıp çok büyük olacak. Hep söylüyorlardı biz bunun peşindeyiz, Fulya projesi şöyle diye…

Sayın Arat tüzük kurultayında çıktı dedi ki kiralık yerleri boşaltın biz oraları kiraya vereceğiz. Sorun o değil ki sorun senin orada 95 milyon dolarlık kaybın söz konusu ve sana yanlış yerler verildi. 67-33 doğru pay edilmedi sen bunları düzeltmek zorundasın.

Bunları yapmıyorsunuz ve muhalefet olarak geldiğinizi söylüyorsunuz.

Süleyman Seba’nın devamı olduğunuzu söylüyorsunuz, kulübün çıkarları söz konusu olduğunda ağır hareket ediyorsunuz hala süreç var bekleyeceğiz bakacağız.

Kadir Kılıç’ın hareketi

Sayın Kadir Kılıç’a geldiğim zaman bakın Süleyman Seba geleneği, şerefli ikincilikler vardı bilirsin sayın Seba bunu söylemişti.

İyi bir insan olmadan iyi bir Beşiktaşlı olmaz der. Şampiyonluk kutlamalarında galibiyetlerde rakip takımı üzmemeye özen gösterin der. Son derece naif, kibar konuşur. Hiçbir zaman yalan söylemez.

Kulüp onun namusuydu, haysiyetiydi, şerefiydi, onuruydu. Ve bunları taşıdı, Şeref Stadı’ndan aldı buralara getirdi.

Beşiktaş’ın geleceği olan proje onun dışında, ona kurulan kumpas neticesinde Ahmet Dursun Seba gitsin sloganlarını attıranlar sayesinde 95 milyon dolar para kaybına neden oldu.

Şimdi sayın Kadir Kılıç’ın bunları kovalaması bunları yapması lazım. Trabzonspor, Fenerbahçe, Galatasaray Beşiktaş’ın kadim dostudur. Tarihsel derinlikleri de vardır bu dostluğun.

Bunlarla içeride dışarıda sürekli karşılaşırsın. Rekabet olumsuz geçer olumlu geçer. İçerideki insanlar bunu dinamitleyebilir farklılaştırabilir hiç önemli değil. Ama buna saygı göstermek zorundasın.

Kılıç istifa etmeli

O takımlarla hem içeride hem dışarıda yapılan tüm maçlarda saygı çerçevesinde hareket etmek zorundayız. Şimdi böyle bir hareketten sonra benim beklentim hala geçerli sayın Kadir Kılıç’ın istifa etmesi.

Eğer Seba geleneğinden geldiğini de deklare ediyorsa ve bunu da söylüyorsa kesinlikle istifa etmesi gerekir.

“Hasan Arat illüzyonist gibi davrandı, trollere ihtiyacı var”

Dikkati Çekenler

Başa dön tuşu