BeşiktaşMüslüm Gülhan Yazıyor

Müslüm Gülhan: Kaleci savunma oyuncularının ayrılmaz bir parçasıdır.

NationalTurk yorumcusu ve Birgün Gazetesi yazarı Müslüm Gülhan, son günlerde ilginç bir şekilde kulübeye mahkum olan Ersin Destanoğlu’nun kulübede kalışı ile ilgili “Beşiktaş’ın kaleci oyunu!” başlıklı bir yazı kaleme aldı

Beşiktaş’ın kaleci oyunu

Takım taktiği içersindeki kalecinin sahip olduğu taktiksel bütünlük takımın başarısında önemli yer tutar. Kaleciyi donanımları üzerinden sadece değerlendirme yapmak yeterli olmaz. Muhakkak suretle kalecinin kendine ait taktiksel donanımlarını bir şekilde hem bütün olarak hem de maç başına verilmesi zorunludur.

Kalecinin futbol müsabakaları içerisinde kendi takımı ve rakip takımın sahip olduğu bütün özellikleri dikkate alarak, oyuna etki edecek iç ve dış faktörleri de hesap ederek, maça hazırlanması gerekir. Haliyle, futbol oyunu içerisinde kaleci taktiğini bireysel ve takım taktiği olarak ikiye ayırabiliriz.

Günümüz futbolun içersinde savunma prensiplerinin devreye girdiği anlar topun kaybedilmesi durumunda başlamakta ve takımın her oyuncusu bu prensiplere bağlı kalmaktadır. Savunma prensiplerinin devreye girdiği anda kaleci de bu savunma pozisyonundan bağımsız değildir.

Hucum pozisyonu içersinde kaliteli temel teknik beceresine ve taktiksel bütünlüğe sahip olan kaleciler, topu doğru bir biçimde oyuna sokmayı ve topu oyuna sokuşunda bir hücum başlatabilecek şekilde topu nereden ve ne zaman oyuna sokması gerektiğini bilmesi gerekir.

Müslüm Gülhan: Kaleci savunma oyuncularının ayrılmaz bir parçasıdır.

Kaleci sadece savunmanın son oyuncusu değildir. Kaleci, aynı zamanda konumu gereği iletişim ve destekle kendi savunma oyuncularının ayrılmaz bir parçasıdır.

Kalecinin en son oyuncu olması ona oyunu en geniş açıdan görme şansı verir. Tabiri caizse oyunu en iyi okuyan oyuncu olma özelliğinden dolayı kaleci, iletişim kurduğu savunma oyuncularına zamanında gerekli uyarılar yaparak, takımın savunma prensiplerini doğru uygulamasına yardımcı olduğu gibi, savunma ile bütünlük içinde hareket etme zorunluluğundan dolayı performansının iyi olmasına büyük oranda katkı yapar.
Şimdi, yukarda yazılan özelliklere baktığımız da kaleci olarak değerlendireceğimiz oyuncunun diğer oyunculardan çok farklı değerlendirilmesi gerekliliği ile bir oyuncu olarak itina göstereilmesi gerçeği ortaya çıkmaktadır.

Beşiktaş, Fenerbahçe, Galatasaray ve Trabzonspor her zaman şampiyonluğa oynayan takımların kalecileri, takım performansını artıracak-kendine ait özel donanımlarla birlikte, bir takım parametrelere ve birikime sahip olması kaçınılmaz görünmekte. Takım hedeflerini sadece bir maç için değil, uzun vade de istikrarı yakalama ve sürdürebilir başarının devamlılığı için temel değerlerinden en önemlisi kaleci performansıdır.

Müslüm Gülhan: Sergen Yalçın’ın Ersin Destanoğlu’nu birinci kaleci yapması önemliydi

Sergen Yalçın kendi döneminde bir karar vererek Ersin Destanoğlu’nu birinci kaleci olarak kullanacağını açıklayarak sürecin başlamasına neden oldu. O dönem için, özellikle Şampiyonlar Ligi maçları açısından baktığımızda, bu kadar genç ve toy bir kalecinin bu kadar büyük sorumluluğun kaldırmasının mümkün olamayacağı üzerine spor kamu oyunda bir görüş oluşması ile birlikte, bu ligi kaldırabilecek bir kaleci transferi konusunda herkes hemen hemen hem fikir olmuştu.

Böyle bir riskin sonucunda oluşacak olumsuzlukların tümü Sergen Yalçın’a yazılacağı gibi ki Sergen Yalçın bunu göze almasına birlikte, ortaya çıkacak olumsuzluklarla birlikte, her şeye rağmen uzun vade de Beşiktaş iyi bir kaleci kazanma şansı yakalayabilecekti. Eleştirilir eleştirilmez ama bu bir duruştu.

Beşiktaş Ankaragücü karşılaşması kadrosunda Beşiktaş’ın kalesinde Ersin Destanoğlu değil de Emre Bilgin’in koruyacağını görünce sanırım benim gibi herkse oldukca şaşırmıştır. Emre tabii ki kaleye geçebilir ve belirli maçlarda oynayabilir. Ama, üst düzey hedefi olan bir takım içinde belirli maçlarda oynayabilir…

Şampiyonluk hedefi olan tüm takımlar ayrıcalıklı kaleci mevkisiyle ilgili çok farklı bir strateji uygulamaktadırlar. Çünkü bu konu uzun vadeli başarı hedeflerinin olmazsa olmaz parametresidir.

Hiç bir büyük takım bu konu üzerinde tartışma ve risk yaşayacağı bir karar mekanizması içine girmezler. Bu konu üzerinde örnekleme yapmak bile aslında saçma geliyor.

Müslüm Gülhan: Yönetimin Rıdvan Yılmaz, Emirhan İlkhan ve Serdar Saatçi’den sonra aynı akıbeti Ersin Destanoğlu’na da yaşatacağı kaygısı ortada net olarak durmaktadır.

Kaleci konusu bu kadar detaylara sahipken ve şampiyonluğa oynayacak bir takım için belirleyici unsurları içersinde taşırken, Beşiktaş takımının maçların başlama sürecinden sonra risk taşıyan böyle bir karar almasını anlamak mümkün değil.

Ama ortadaki gerçek bu kararı kesinlikle Valerin İsmael’ın değil yönetimin aldığıdır. Yönetimin Rıdvan Yılmaz, Emirhan İlkhan ve Serdar Saatçi ’den sonra aynı akıbeti Ersin Destanoğlu’na da yaşatacağı kaygısı ortada net olarak durmaktadır.

İyi de neden?

Bu genç oyunculara, neden donanım olarak olması gerekenin çok altında, değer olarak gelmesi gereken değerin çok altında oldukları süre zarfında, bir strateji doğrultusunda, elden çıkarmak için bir plan uygulanmakta?

Bu konu şampiyonluğun çok ötesinde ve çok üstünde gelecek ile ilgili bir kaygı içermektedir. Tüm takımlar mumla genç ve kaliteli oyuncu bulmak için dünyayı tavaf ederken, Beşiktaş var olan değerleri elden çıkarmanın telaşını neden yaşıyor?

Skorbord histerisi hiç bir şekilde insanların sahip oldukları takım sevgisini ve sahip çıkma duygusunu köreltmemelidir. Hiç bir zaman olmayacakmış gibi öyle bir kötü zaman sürecine girilir ki; ne keşkeler ne de acabalar bir çözüm üretemez durumda olur bu süre zarfında. Çünkü, çözüm için elde olması gerekenleri kaybetmenin bedeli işte bu sürede çok ağır bir şekilde ödenir.

Maalesef bu süreçler Yıldırım Demirören ve Serdar Bilgili zamanında borç önce 500 milyonken başladı, borç 3 milyara yaklaşınca devam etti ve süreç şimdi 6 milyar borca rağmen devam ediyor.

Acı olan Demirören ve Orman zamanında da bu uyarılar yapılırken skor bord histerisi tutkunları ve trollere hakaret ve saldıranlar düzenlendi. İşin ilginç yanı o zaman Demirören de büyük başkandı, Orman da büyük başkandı…

Buları anlamak gerçekten mümkün değil.

Müslüm Gülhan

Dikkati Çekenler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu