Spor Haberleri

İçinden taraftar geçen takım: BJK

Meşale ÇarşıBeşiktaş’ın, Fenerbahçe’ye 2-1 yenildiği maçın ardından Mustafa Denizli’nin, takım otobüsünün güzergahının değiştirilmesi ve otobüsün semtten geçmemesinin takımı olumsuz etkilediğine yönelik açıklamalarına Habertürk yazarı Erdoğan Aktaş’tan destek geldi.

İşte Erdoğan Aktaş’ın yazısı;

Şampiyonluk yarışında eline geçen fırsatları tek tek harcadı Beşiktaş. Rakibi puan kaybettikçe, o da kaybetti. Zaten hiç olmayan şansını bol keseden harcadı. Son olarak Fenerbahçe karşısında, sahadaki takım tanınmayacak kadar kötüydü.

“Nasıl bu kadar kötü olabilirler?” diye sorarken kendi kendime, yanıt Mustafa Denizli’den geldi: “Beşiktaş her maça taraftarının arasından geçerek giderdi. Fenerbahçe maçı öncesi yolumuzu değiştirdik ve tünellerden geçerek İnönü’ye gittik. Bu da takımı kötü etkiledi. Eğer taraftarımın arasında geçerek yol alsaydık, sonuç farklı olurdu” dedi.

Mustafa Hoca’ya katılıyorum. Taraftarına dokunarak maça çıksaydı Beşiktaş farklı olurdu. Hiç kuşku yok ki Denizli’nin, kötü sonuçların ardından daha kapsamlı bir özeleştiri yapması gerekirdi, ama yapmadı. İnanıyorum ki, bir taktik anlayışla başka bir şey söylemedi medyaya. Tartışılır.

Ancak takımın taraftardan koparılmaya çalışılmasının tartışılacak yönü yok. Evet, gerçekten de her zamanki yolu izleseydi takım, sonuç farklı olurdu. Gelin görün ki bunu kime, nasıl anlatacaksınız? Neymiş efendim emniyet öyle istemiş. Yani polis, yüzyıllık onura, yüz yıllık gurura; “Sen alışkanlıklarından vazgeç, ruhunu bir kenara bırak, yolunu değiştir, taraftarı görme, kimseyi hissetme, bembeyaz bir güzergah varken, simsiyah tünellerden geç, İnönü’ye öyle git” diyor.  Yönetimde, “Emir anlaşıldı efendim” diyerek uyguluyor. İnanılır gibi değil.

Neymiş efendim, olay çıkıyormuş. Yüzyıldır ne olayı çıktıysa? Taraftar ruhunu, taraftar sevgisini, taraftar coşkusunu bir kenara bırakırsanız, sonuç bu olur.

Eminim şöyle diyenler olacaktır:

“Yani takımın her zamanki yolundan geçmemesi, köprüden çıkıp Barbaros Bulvarı’nı takip ederek Dolmabahçe’ye ve sonrada stada girmesi bu kadar mı önemli?”

Cevap veriyorum:

Evet efendim çok önemli. Üstelik, tahmin edilemeyecek, hissedilmeyecek kadar önemli. Bunu bir tek o güzergah boyunca yürüyenler, caddeler aşk ekenler ve stada doluşanlar bilir, hisseder.

Bir de Mustafa Hoca hissetmiş işte.

Yönetim de yumsun badem gözlerini, yıllardır yaptığı gibi uyumaya devam etsin. Elden bir şampiyonluk daha gidiyor, ama olsun, onlar uyumaya devam etsin.

Takımın, taraftarın içinden geçmesini engelleyenlere dur demezseniz, sahada çalınan haksız düdükleri, verilmeyen penaltıyı ve göz göre göre puanların çalınmasını da engelleyemezsiniz.

Bir ruhu, bir aşkı, bur duyguyu, bir sembolü görmezden gelen Başkan Yıldırım Demirören ve arkadaşları, bunu da görmez tabi.

Hiç şaşırmıyorum.

E tabi, taraftarına terörist muamelesi yapılmasına sessiz kalan bir kulüp başkanı, elbette ki böyle bir uygulamaya da ses çıkarmaz.

Tabi ki mesele sadece değiştirilen bir güzergah değil. Ama fotoğrafın geneline iyi bakmak gerekir. Beşiktaş taraftarıyla vardır. Taraftarıyla güler, taraftarıyla ağlar. Yani o taraftar takımın içinden geçer, takım da taraftarın. Biri eksik olursa, diğeri de yarım kalır.

Çok şükür taraftarı şu ana kadar –haksız şekilde saha kapatmalar hariç- takımdan koparamadılar. Ama belli ki takımı taraftardan koparmaya çalışan birileri var.

Kimi zaman biber gazıyle, kimi zaman tazyikli suyla taraftarı dağıtmaya çalışanlar, görünen o ki bunu başaramayacaklarını anlamışlar ve gözlerini takıma çevirmişler. Takımı taraftardan ayırmanın yolunu pek güzel bulup, bunu da uygulamışlar.

Sonuç ortada.

Ama unutulmasın ki; “Ölümle yaşamı ayıran çizgi, siyahla beyazı ayıramaz.”

Beşiktaş taraftarı takımın içinden geçer, takımda Beşiktaş taraftarının. Siyahla Beyaz, ölümle yaşam gibi.

Dikkati Çekenler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu