HaberSpor Haberleri

Derby, veya değil… 120. kez mağlupsun

Teoman AkbenFenerbahçe maçını farklı kazanan Beşiktaş, Kanarya’dan son yılların İnönü klasiğini bekleyen herkesi şaşırttı.

Fenerbahçe’nin Beşiktaş’a tarihi boyunca yapabildiği en büyük farkı, sarı lacivertlilere neredeyse en kötü döneminde elini kolunu sallayarak yapan Beşiktaş, büyük maçlarda şimdiden iki galibiyeti bulmuş durumda.

Golsüz biten ilk yarının sonrasında, maçın atana kalacağını, ama golsüz de bitebileceğini düşündük. Golün kolay gelmeyeceği, atabilenin de o tek golü kanının son damlasına kadar savunmak isteyeceği bir maçtı sonuçta. Ama Üzülmez’in beklenmedik ayakla beklenmedik ortasına Fink’in çıkardığı füze ve farkın kısa sürede ikiye çıkışı, oyunu beklenmedik bir hale soktu.

Nihat’ın olmamasına “Daha iyi…” diyen Beşiktaşlı kadar, Fenerbahçe’nin Guiza’sız oynamasını dert etmeyen Fenerli vardı maç öncesinde. Ama Güiza ciddi bir eksikti bugün. Buna ilaveten Semih’in maç boyu neredeyse hiçbir şey yapamaması, Fink’in Alex’i inanılmaz kilitlemesi, Bilica’nın yokluğu, Lugano’nun yorgunluğu ve son olarak Kazım’ın da takımını yalnız bırakması, Beşiktaş’ın işini çok kolaylaştırdı. Beşiktaş fiziksel anlamda o kadar güçlü, takım olarak öyle savaşçı ki, rakiplerinin kendisini alt edebilmesinin tek yolu, bu bireysel yetenekleri de devreye sokarak ayağa oynayabilmek. Galatasaray’ın yaptığı gibi. Ama işi mücadeleye döktüğünde herkes bu takımın altında kalmaya mahkûm. Dolayısıyla Fenerbahçe’nin ekstra ayakları devreye sokamaması, sonunu hazırladı.

Bir derby maçıdır. Üç de olur, dört de, beş de. Nitekim zamanında beş de oldu, geçen yıl dört de oldu, al bu sene de üçü gördük. Bir gün Fenerbahçe de Beşiktaş’a atar belki. Nitekim en azından Galatasaray’a atıyorlar. Futbol bu. Olur.
Olmayacak olan, olmaması gereken, on günden bu yana medyanın Fenerbahçe kanadında, kimi çok şöhretli isimlerin, Fenerbahçe’nin ne kadar rahat kazanacağına dair enteresan yazıları ve nezaket sınırlarını zorlayan ifadeleri oldu. Üzülerek okuduk. Özellikle asıl alanı futbol yazarlığı olmayan meşhur kalemler, kendilerine son dönemde spor programlarında makamlarına hürmeten verilen koltuklarda ve kendilerine spor sayfalarında bahşedilen köşelerde, bu işin raconunda hiç yeri olmayan söylem ve cümleler kullanıyorlar. Entelektüel anlamda kendilerinden çok geride kişiler var medyada. Ama bu kişiler yıllardır bu mecrada bulunmaktan, en azından düstura hakim, makul bir üslup sahibi. Oysa mevzubahis isimler, henüz bu alanda heveslerini almamış, hırslarını kıramamış olmaktan olsa gerek ‘Biz daha büyüğüz’den öte bir şey diyemez durumdalar. Buna da eyvallah da, hafta boyunca ‘Beşiktaş bizim eskilerimizi alsın anca…’dan, ‘Beşiktaş maçı derbi falan değil’e kadar değişik bazı argümanlara da rastlayınca, düşüncelere daldım açıkçası.

Yazmak kolay. Bak ben bile yazıyorum. Ama sorumlu yazmak ayrı bir şey. Sen bunca birikime, onca makama, o CV’deki onca havalı ünvana, hala 15 yaşındaki cahil fanatiğe hitap edeceksen, yazık. Yönetimlerin sorumsuz demeçlerini kınarken, ‘tribünleri kışkırtıyorlar’ diye Emre’ye, Kazım’a veryansın ederken mangalda kül bırakmayacaksın, ama televizyonda gazetede “Beşiktaş maçı, normal Anadolu takımıyla Galatasaray arasında bir yerlerde; ben derbi diye bakmam” diyeceksin. Yenilince “Gençlerbirliği mağlubiyetlerinden farkı yok” diyeceksin, yenince en çok sen konuşacaksın… Olmuyor. Oluyorsa da ayıp oluyor.

Aslına bakarsan, hormonlu derbiniz sizin olsun. Beşiktaş 2000’lerin başına kadar, tarihi boyunca bunun derdinde olmadı. Taraftarı hala değil. Siz böyle görmek istiyorsanız buyurun devam edin. Ama bunu hakaret etme vasıtası olarak kullandığınızda, isminize beyefendi görüntünüze yakışmıyor.

Dikkati Çekenler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu