İnönü’deki Anadolu Takımı

04/12/2010

2 dakika okuma süresi

Bu hafta Bursaspor İnönü’ye taraftarıyla geliyor. Hoş gelsinler Bizim için hiçbir zaman hiçbir Anadolu takımının taraftarından 1 gram farkları olmadı.

Lakin Bursa camiası Beşiktaş üzerinden son dönem çok ekmek yedi. 3 sefer küme düşmüş, birinde yürütmeyi durdurma kararı ile, birinde Federasyon Kupasını kazanma kontenjanından ligde kalmış bir takım olarak, Beşiktaş’la son düşüşleri üzerinden yarattıkları polemik ve düşmanlık, Bursa’ya hava verdi. Bursa’nın “Rakibi bir büyük takım olan takım” havasıyla, lige bakışı değişti, amaçları değişti. Denilebilir ki Bursa’nın şampiyonluğunda bu mesnetsiz Beşiktaş düşmanlığının (ama yüzde on, ama binde bir) faydası bile oldu.

Bunu çok sık yazdım. Bursa kasıtlı olarak körüklediği bu işten kazanırken, Beşiktaş imaj açısından devamlı kaybeden taraftı. Kuralları Bursa’nın belirlediği bu oyunu hiçbir aşamasında güzel oynayamadı. Sıradan bir takımın kendince düşmanlığına gülüp geçmek yerine, futbolcusunun sırtına 16 numaralı formayı vermedi.

Maksadım iki kulüp arasında yumuşayan ilişkileri germek değil tekrar. Aksine, öyle veya böyle, bir şekilde almış yürümüş ve bugün sonlanma noktasına gelmiş bu zorlama ve dayatma düşmanlığın bitmesini isteriz herkes kadar. Fakat en azından önümüzdeki maç, artık Beşiktaş’ın bu konuda hata yapmaması gerekiyor.

Kültür olarak ya ölümüne aşka, ya ölümüne düşmanlığa meyilli olan havamız, ligde Bursa ile vücut buluyor. Bir tarafta Ankara’sı, diğer yanda Beşiktaş’ı. Bursa kendini başka türlü duyamıyor. Başka türlü var olamıyor. Bu verilerden hareketle İnönü’deki maçın gerginlik kadar, abartılı dostluk gösterilerine sahne olması da muhtemel bu yüzden. İşte Beşiktaş’ın bu konuda hata yapmaması gerekiyor. Açık söyleyeyim, önümüzdeki maç İnönü’de Bursaspor tribünlere çağırılacak, Bursa’yla “Yeşil-Beyaz” veya “Siyah-Beyaz” çekilecek diye aklım çıkıyor.

Beşiktaş’ın anlamsız dostlukları yoktur ve hiçbir zaman da olmamıştır. Anlamlı veya anlamsız, düşmanlıkları da yoktur. Beşiktaşlı, kendini gerçekleştirme derdindedir. Fenerbahçe ve Galatasaray’la bile dostluğu düşmanlığı değil, rekabeti vardır, o da tabela üzerindedir. Kaldı ki işi şampiyonluk sayısına, yıldız hesabına şuna buna döktüğünde, o rekabet bile o kadar umurunda değildir. Durum buyken Bursa tribünleriyle çiçek değiş tokuşlarına, flama, plaket vs. alışverişlerine girmek, Beşiktaş’a anlayışı gereği de yakışmaz, çizgisi, standartları, rakip kabulü açısından da yakışmaz.

Bursa gündemini takip etseniz inanamazsınız. Asırlık düşmanla barışma(!), tarihte var olmuş en büyük rekabette(!) barış günü, Bursa’nın büyüklük gösterme günü(!), Beşiktaş’ın kendini affettirme fırsatı(!) cinsi bir hava var kentlerindeki futbol ortamlarında. Beşiktaş olarak bizi bu noktaya getiren, duruşumuzdaki hataydı. Bari önümüzdeki maç artık kim olduğumuzu hatırlayalım. Beşiktaş Bura’nın veya kimsenin dostu kankası falan olmaz. Çünkü Beşiktaş Bursa’nın veya kimsenin düşmanı da olmamıştır ve olmayacaktır.

Teoman Akben