Futbolda ‘kast’ sistemi
NationalTurk yorumcusu Müslüm Gülhan'ın bu haftaki "Futbolda ‘kast’ sistemi" başlıklı yazısı;

Kast sistemi yozlaştırıyor
Yaşam çelişkilerle başlar, çelişkilerin çatışmasıyla devam eder ve insan bitmek bilmeyen mücadelelerle sınanır ki farklılaşmak zorunda kalır.
Kişi, yabancıya karşı, yakınına ve kendisine karşı olarak kurgulanmış hiyerarşik yaşam mücadelesi toplumsal tabakalaşma olarak adlandırmaktadır. Bu tabakalaşmanın özünde farklılaşmalarla birlikte eşitsizlik yatmaktadır.
Açık toplumsal tabakalaşmada bireylerin toplumsal hareketliliği, kazanılmış kimlik doğrultusunda mümkündür. Kapalı toplumsal tabakalaşmada toplumsal hareketlilik yoktur ve kazanılmış statüler aile içinde hiyerarşik olarak devam eder.
Bu tabakalaşma, toplumlarda sosyal-kültürel-dini-siyasi-ekonomik-etnik farklılaşmaların etkisiyle kurumsal kimlik kazanmaktadır. Bunun neticesinde de tabakalaşmalar, toplumsal ve mutabakatlarla oluşan kültürel birliğe ve özgürlüklerin oluşmasını zarar verip engellemektedir.
Özellikle yukardaki etkenler ile oluşmuş otoriter kurgu içindeki oluşan toplumsal piramit hiyerarşisi, belirli katmanlara yukarıya doğru statü hareketine izin verirken, büyük bir kısmı alt statüde kalmaları için yoğun bir çaba harcar. Kastlar arasında kesin sınırlar ve hiyerarşi söz konusudur.
∗∗∗
Futbolun yapısal şekline baktığınız zaman ayrıcalıklara sahip bir üst katman ile aynı statüde olmalarına rağmen, bu ayrıcalıklardan yararlanamayan bir alt kitlenin var olduğunu görüyoruz.
Bu ayrıcalığa neden olan gerekçe ise-siyasi yapının futbolun sosyopolitik ve sosyokültürel etkisini kendi amacı etrafında kullanarak bir propaganda aracı olarak kullanma isteğine dayanmaktadır.
Sevgili Tuğrul Akşar’dan kaynak kullanarak açıklayayım.
“Türkiye Futbol Federasyonu (TFF) Süper Lig 2025-26 sezonu için kulüplerin harcama limitlerini belirledi. Süper Lig Kulüpleri Takım Harcama Limitleri (THL) kapsamında bu sezon toplam 27,5 milyar TL harcama yapabilme olanağına kavuşmuş olacak.
İlk dört kulübe tanımlanan 16,7 Milyar TL Takım Harcama Limiti, Toplam THL’nin yüzde 61’ine ulaştı. Bu oran geçen sezon yüzde 69,5 idi.
Diğer on dört kulübe tanımlanan 10,7 Milyar TL Takım Harcama Limiti ise toplam THL’nin yüzde 39’una karşılık geldi. Geçen sezon bu ıran yüzde 30,5 civarındaydı.
İlk dört kulübe tanımlanan THL ortalaması, diğer on dört kulübe tanımlanan THL’nin 5,07 katına ulaşırken, geçen sezon bu oran 8,57 idi. 2019’da 2.7 Milyar TL olan THL yüzde 905 artış kaydederek, 2025-26 sezonunda 27.5 Milyar TL’ye ulaştı. Buna göre yedi yıllık dönemde THL ortalama yıllık bazda yüzde 129’luk bir artış kaydetti.”
Ve sermaye artırımları…
“Kulüp yönetsel hatalarına makro ekonomik olumsuzluklar da eklendiğinde bedelli sermaye artırımına gitmek kaçınılmaz sonuç olarak karşımıza çıkıyor. 4 kulüp halka arz edildiklerinden bu yana (2002-2025) 16 kez bedelli sermaye artırımına giderek toplam 18,9 milyar TL bedelli sermaye artırımı gerçekleştirdi. En fazla bedelli sermaye artırımı yapan kulüp 7.475 milyon TL ile Trabzonspor oldu. Beşiktaş ise daha çok yeni yüzde 400 bedelli sermaye artırımlarına gitti fakat 4,8 milyar TL gelir beklerken 1,4 milyar gelir elde edebildi. Bu nedenle bankalar birliği konsorsiyumundaki borçlarını kapatamadı.”
∗∗∗
Havuz gelirleri…
“Galatasaray’ın şampiyonluğuyla tamamlanan Süper Lig’in 2024-25 sezonunda 19 kulübe toplam 3,7 milyar TL havuz geliri dağıtıldı. GS 447 milyon 75 bin TL gelire ulaşırken, ikinci FB 390 milyon 150 bin TL parasal ödülün sahibi oldu. Ligi 4. tamamlayan BJK 328 milyon 300 bin TL’lik havuz geliri elde etti.” Üç büyük kulüp gelirin yüzde 31’den fazlasını aldı.
Şimdi başka bir yerden konuya baktığımızda, Süper Lig’in yıllık geliri 600 ile 700 milyon avro olarak gerçekleşmesine rağmen, gideri ise 1 milyar 200 milyon avro civarındadır. Yani burada bir açık var… İşte bu açığın finansmanı için siyasetle iş birliği kaçınılmaz…
Kulüplerin bu borç batağından çıkma adına varlık satışı veya gayrimenkul proje geliştirme işine odaklanmalarını da siyaset istemektedir. Fenerbahçe Ülker Arena’nın yanındaki araziyi TOKİ’ye vererek, Galatasaray’ın Riva ve Florya projesi, Beşiktaş’ın Dikilitaş projesi, Trabzonspor’ Emlak Konut GYO A.Ş. ile imzaladığı Akyazı projesi bunlar siyasi iş birliği projeleridir. Çünkü siyaset ekonomi politiği bunun üzerine kurgulamıştır.
Tüm bunları topladığımızda, yarı kapalı toplumsal tabakalaşmanın politik mutabakatından oluşan ‘kast’ piramit sisteminin tepesinde Galatasaray vardır. Hemen altında Fenerbahçe ve onun bayağı altında da diğerleri vardır. BJK ve TS artık bu alt segmentte üçüncülük veya dördüncülük mücadelesi etmek zorunda kalacaklar.
BJK için 25 yıldır yalan söyleyen başkanlar ve yöneticiler kulübü bu hale getirerek-GS ve FB’den koparıp-siyasetin taleplerine boyun eğmek zorunda bırakmışlardır. Sportif beklentinin önüne de ticari kaygılar geçmiştir.
Müslüm Gülhan – NationalTurk