Beşiktaş

Timur Soykan’dan Muhsin Bayrak yazısı

BirGün yazarı Timur Soykan, “Birleşik Krallık futbol kulübü Chelsea’yi satın almak isteyenler arasında iş insanı Muhsin Bayrak’ın da olduğuna” dair çıkan haberler hakkında bir köşe yazısı kaleme aldı.

Timur Soykan’dan Muhsin Bayrak’a eleştiri

Medyaya yönelik eleştirilerini dile getiren Timur Soykan, Muhsin Bayrak’ın takımı almak için teklif veremediğini hatırlatarak “Sülün Osman görse şapka çıkarırdı” dedi.

Timur Soykan’ın bugünkü “1 milyar poundluk ucuz reklam” başlıklı köşe yazısının bir kısmı şöyle:

“Ukrayna savaşı nedeniyle Rus oligarkların mallarına el konulurken Roman Abramoviç, İngiltere Premier Lig’in efsane takımı Chelsea’yi satışa çıkardı. AB Grup Holding’in sahibi Mehmet Bayrak, “Chelsea’yi almak için 1 milyar pound nakit teklif ettim” diyerek çıktı sahneye.

1 milyar pound yani tam 20 milyar TL. Ve çok ucuz bir reklam taktiği. Muhsin Bayrak, arama motorlarında en çok aranan isimlerden oldu, sosyal medyada rüzgâr gibi esti.

Bu noktada yalan rüzgârı karşısında yeni medya düzeninin çaresizliği devreye girdi. Tık yarışındaki haber siteleri ‘Muhsin Bayrak kimdir’ başlıklarıyla hemen ilgiye üşüştü. Vergi rekortmenleri listesinde hiç görülmemiş Muhsin Bayrak, medya sayesinde bir günde 1 milyar poundluk adam oldu.

Timur Soykan “The Guardian bile tuzağa düştü. Sülün Osman görse şapka çıkarırdı”

Tam bu sırada AB Grup Holding’in paralı reklamları TV’lerde dönmeye başladı. Birkaç inşaat projesinden sonra asıl niyet; şirketin kripto para borsası duyuruluyordu.

Uluslararası haber ajansı Reuters, CNN International ile İngiltere’nin köklü gazetelerinden The Guardian bile düştü tuzağa. Sülün Osman görse şapka çıkarırdı. Pek çok kişi Muhsin Bayrak’ın bir oligarkın emanetçisi olabileceğini düşündü, yazdı.

Bir fotoğrafında Türkiye’de tek olan 650 bin euroluk otomobilinin önünde poz vermişti. Sezgin Baran Korkmaz’ın tezgâhını araştırırken çok yakınındaki bir ismin söyledikleri geldi aklıma: “Birinci kural çok zengin görüneceksin. İkincisi arkanda siyasetçilerin olduğunu düşündüreceksin. Bunlar hiç zor değil Türkiye’de.”

sampiyonlar ligi WTS 2

Pek çok kişi Muhsin Bayrak’ın bir oligarkın emanetçisi olabileceğini düşündü

Muhsin Bayrak’ın hayatı: Kazma kürekle İstanbul’a

Muhsin Bayrak’ın hayatı da ayakkabı boyacılığından SBK Holding patronluğuna uzanan hikâyeye çok benziyordu. Medyanın hoşuna gitmesi için özenle hazırlanmıştı.

2016’daki bir röportajda anlattığına göre; 1975’te Bitlis Mutki’ye bağlı Direktaşı köyünde doğdu. Babası 7 köyün ağasıydı. 1990’larda PKK yüzünden tüm varlıklarını bırakıp bir panelvana 12 kişi doluşarak İstanbul’un yolunu tuttular. İnşaatlarda çalışmak için yanlarına kazma kürek almışlardı.

Sonrası birkaç cümle; inşaatlarda çalışıp kendi inşaat şirketlerini kurdular, oto galeri açtılar. Muhsin Bayrak röportajda anlatmaya devam ediyordu: “AB Grup Holding bünyesinde 10 şirket var, 200’ü aşkın proje yaptık.” Rakamlarla oynamayı her zaman sevmişti patron.

Ama gerçekten Nişantaşı ve Bodrum’da inşaat projeleri vardı. 2015’te dilinden düşürmediği projesi ise bugünlerin ipucunu veriyordu.

İstanbul Basın Ekspres Caddesi’nde 4 kuleden oluşan Bayrak Towers’ı 350 milyon dolar yatırımla inşa edeceğini anlatıyordu. İnşaat başlamadan bir kuleyi Suudi Arabistanlı yatırımcılara 50 milyon euro’ya sattığını söylemişti. Bin 600 konutluk projeyi New York’ta mimarlara çizdiriliyordu.

Gökdelenin tepesinde dev, dijital Türk bayrağı olacaktı. Hatta bir röportaj videosunda Muhsin Bayrak projesini anlatırken ‘Bayrak Tower’ diyor, yanındaki kişi ‘Bayrak Towersss’ diye düzeltince ters ters bakıyor. Ama halen Bayrak Towers diye bir bina bulunmuyor. 1 milyar poundluk bedava reklam stratejisine giden yolun izleri bununla sınırlı değil.

Mesela; Muhsin Bayrak her yerde 500 bin kişilik Mutki Aşireti’nin başında olduğunu söylüyor. 500 bin kişi… 1 milyar pound kadar inanılmaz. Zaten ne Mutki Aşireti’nin 500 bin mensubu var ne de o aşiretten Muhsin Bayrak’ı tanıyan 500 kişi. Ama olsun, yalandan kim ölmüş…

Geriye kalıyor; siyasi destek. Muhsin Bayrak sık sık AKP iktidarını öven açıklamalar yapmıştı. Milyonlarca liralık yatırım hikâyelerinin arasına mutlaka iktidara teşekkürlerini sıkıştırdı.

18 Mart 2019 tarihli DHA haberinin başlığı ise şöyleydi: “Mutki Aşireti’nin lideri Muhsin Bayrak’tan Binali Yıldırım’a tam destek.’

Muhsin Bayrak haberde şöyle diyor: “İstanbul’u ancak tecrübeli bir siyasetçi yönetebilir. Aile üyelerimizle yaptığımız toplantıda bu ismin Binali Yıldırım olduğuna ve kendisini desteklemeye karar verdik.” Sonuç malum. Yenilgi olunca ‘500 bin kişinin ağası’ suskun.

Ama hayali büyük parayla bedava reklam stratejisinin en önemli işareti ABD Başkanlık seçimlerinden sonra gelmiş. 13 Nisan 2021’deki haber şöyle: “ABD’de resmi konutuna taşınacağı için Washington D.C’deki dairesini satışa çıkaran ABD Başkan Yardımcısı Kamala Harris’in evine en yüksek teklif iş insanı Muhsin Bayrak’tan geldi. Bayrak ‘Pazarlıklar bitmek üzere yakında imzaları atacağız’ dedi. Ev 2 milyon dolardan satışa çıkarılmıştı.”

Sonra mı? Bir haber yok. Ama Chelsea hikâyesine ilham verdiği kesin. Nihayetinde Chelsea için teklif süresi cuma günü doldu. Teklif veren dünyanın sayılı üç şirketi arasında tabii ki AB Grup Holding yani Muhsin Bayrak yoktu. Zaten bu reklam stratejisinin en avantajlı kısmı kolayca sıyrılmaktı.

Daha önce Abramoviç ile yakın temasta olduğunu anlatan Muhsin Bayrak avukatlarının bir hatası nedeniyle teklif veremediklerini söyledi.

İddiaya göre; şirket avukatları yanlış adrese e-mail göndermişti. Muhsin Bayrak, Reuters’e yaptığı açıklamada “Çok üzgünüm” dedi. Aslında medya bu ucuz reklam kampanyasına alet olduğu için çok üzgün olmalı.

Muhsin Bayrak olayı, haberin ilgiyi değil, ilginin haberi oluşturduğu yeni medya düzenini çok net ortaya koydu. Sosyal medyadan beslenen medyanın ‘tık’ yarışında gerçek ve doğru haber önemini yitiriyor, habercinin akıl ve arşiv süzgeçleri tamamen ortadan kalkabiliyor.

Üstelik gazeteci güvenilirliğine büyük gedik açan bu tuzağa sadece ‘bir kısım’ değil tüm medya düşüyor. Yalanın ayıp olmaktan çıktığı ülkenin medyasında bu açığı bulan dolandırıcılar cirit atıyor.”

Timur Soykan’ın yazısının bir kısmı ise Muhsin Bayrak hakkında ki 2005 yılında ki bir iddia ile ilgiliydi.

Soykan: 1 milyar poundluk maske düştü

Chelsea’yi satın almak istediğini söyleyerek en ucuz ve büyük reklamı yapan Bayrak’ın 2005’te çete suçundan gözaltına alındığı iddialarına değidi.

Soykan olayı şöyle kaleme aldı.

“Bu iddiayı “isim benzerliği” diyerek yalanlayan Muhsin Bayrak’ın gözaltına alınırken çekilmiş olduğu bir fotoğrafı ortaya çıkardık.

İSİM BENZERLİĞİ DEĞİLMİŞ

Geçmişine ait en hassas nokta ise adı internette arandığında çıkan bir operasyon haberiydi. Operasyon onun ilk inşaat projesini yaptıklarını söylediği İstanbul Gaziosmanpaşa’da düzenlenmişti. 2 Mart 2005 tarihli haber ‘Uzi’li çete’ başlığıyla duyurulmuştu. Silahlı saldırı, yaralama, alıkoyma, tehdit ve haraç alma suçlamasıyla ‘Bayrak Kardeşler Çetesi’nden 11 kişi gözaltına alınmıştı.

Haberlerde çete liderinin Muhsin Bayrak olduğu yazıyordu. Arama yapılan adreslerde bir Uzi, 9 ruhsatsız silah, kalaşnikof mermileri, milyonlarca liralık senet bulunmuştu.

Ayrıca 2005 tarihli bu haberlerde 2002’de Gaziosmanpaşa Belediye Başkanı Mustafa Yeşil’i silahla öldüren Nevzat Bayrak’ın da bu çetenin mensubu olduğu iddia ediliyordu.

Muhsin Bayrak Kardeşler

Ancak haberlerde fotoğraf yoktu.

Odatv’ye açıklama yapan Muhsin Bayrak, “Sadece isim benzerliği” dedi. Avukatının Odatv’ye gönderdiği açıklamada ise bu olayın Muhsin Bayrak ile ilgisi olmadığı savunulup dava açılacağı anlatılıyordu.

İncelemeler sonucunda 2 Mart 2005’te o dönem İstanbul Beşiktaş’ta bulunan Devlet Güvenlik Mahkemesi’ne götürülen zanlıların fotoğrafını bulduk. Zanlılar Organize Şube polisleri arasında ve birbirlerine kelepçeli. En öndeki zanlı Muhsin Bayrak’ın ağabeyi. Onun arkasında ise bugün Chelsea’yi satın almak için 2.5 milyar sterlin teklif ettiğini öne süren Muhsin Bayrak’ın yüzü görünüyor ve maske düşüyor.

Bu fotoğraf sadece Muhsin Bayrak’ın yalanını ortaya çıkarmıyor, Türkiye’de medyanın içler acısı halini de gözler önüne seriyor.

Kişinin beyanlarının hiç sorgulanmadan haber diye ajanslar tarafından servis edilmesiyle başlıyor yalan zinciri.

İnternet sitelerinin ‘tık’, TV kanallarının reyting yarışında haberin gerçekliği önemini yitiriyor. Haberin ilgiyi uyandırdığı dönemlerden ilginin medyayı şekillendirip yalana ortak ettiği günlere geldik.

Muhsin Bayrak olayı bunu tüm çıplaklığı ile ortaya koydu.

Aynı zamanda bir medya rezaleti olan bu olayın kesinlikle iletişim fakültelerinde ibretlik bir ders olarak okutulması gerekiyor.”

BirGün – Timur Soykan

Beşiktaş’tan Aşçıoğlu duyurusu

Dikkati Çekenler

Başa dön tuşu