Futbol Federasyonu ve Türk futbolu

Futbol Federasyonu, futbolun ileriye gittiği ülkelerdeki modern ve çağdaş sistemleri benimseyerek, bu uygulamaları Türk Futbolu’n da profesyonel ile amatör liglerde de yaşama geçirdi.

Dünya futbolu ile enteğre olma yolunda atılan bu adımlar elbette önemli bir aşama olarak karşımıza çıkıyor. Artık, profesyonellerde olduğu gibi amatör kulüplerde de 13’den başlayarak her yaş grubunun ayrı ayrı takımı bulunacak.

Bazı kategorilerde zorunluluk olmamasına rağmen, alt yapıya önem veren, özkaynaklarından yetiştirdiği futbolcularla varlıklarını yarınlara taşımak isteyen kulüpler, tüm yaş gruplarında takım kurup, liglere katılmayı hedefliyor.

Ancak; gelin görün ki, bu durum profesyonel kulüpleri kadro kurma, personel, antrenör, hekim ve benzeri konuları içeren istihdamla birlikte ekonomik açıdan oldukça zorluyor.

Bundan böyle Türkiye’de profesyonel bir kulübü yönetmek öyle kolay bir iş değil. Dipsiz kuyuya para atmakla eş değer olan bu spor dalında eğer, kulüp sürekli gelir kaynaklarına sahip değilse, bir gün mutlaka tıkanacak ve kapısına kilit vuracaktır. Amatörler’de de durum hiç farklı değil. Hatta daha da olumsuz.

Bir yerel spor kulübün 9 ayrı kategoride faaliyet göstermesi ön görülüyor. Ama, sporun temel taşı saydığımız bu kulüplerin gelirlerini hangi kaynaktan sağlayacağı gösterilmiyor.

Yap da, nasıl yaparsan yap. Deniyor ki iş bilenin, kılıç kuşananındır….

Futbol Federasyonu mantıkla Türk futbolu’nu yönetemez

Hayır, Futbol Federasyonu bu mantıkla ne Türk futbolu yönetilir, ne de kulüplerimiz bir adım öteye gidebilir.

Aşama kaydetmesi istenen futbolumuzun ileriye gitmesi, ancak ekonomik yeterlilikle mümkün olabilir.

Spor olgusu söylemle değil, eylemle gelişir. Ülke’nin genel tablosu içinde işsizliği çözemeyen Türkiye’nin, kulüplerimizin ekonomik sorunlarını nasıl gidereceğini herkes gibi ben de çok merak ediyorum.
Çünkü, yürürlükte olan sponsorluk yasası da buna çare olamadı.