BeşiktaşBJKHaftanın OlayıHürser TekinoktayRöportajSpor Haberleri

Hürser Tekinoktay: “Atatürk büyük bir değerdir, o ulusundur, o hem Beşiktaşlı hem Galatasaraylı hem de Fenerbahçelidir.

Önceki dönem başkan adayı ve Divan Kurulu üyesi Hürser Tekinoktay 19 Mayıs Atatürk’ ü Anma Gençlik ve Spor Bayramı etkinlikleri kapsamında Özel Piri Reis Okullarının davetlisi olarak gençlerle buluştu.

Tekinoktay özelikle 19 Mayıs Atatürk’ ü Anma Gençlik ve Spor Bayramı etkinlikleri kapsamında Beşiktaş JK ‘nin
milli mücadele dönemindeki katkıları ve Türk spor kulüplerinin sadece sporla ilişkili olmadığı,
belirli değerlerini de geçmişten günümüze aktarırken Atatürk konusunda söyledikleri söyleşinin en önüne çıkan kısımları oldu.

Yüzlerce öğrencinin katıldığı söyleşiden başlıca notlar

19 Mayıs Atatürk’ ü Anma Gençlik ve Spor Bayramı ve Beşiktaş JK

Sizlerle birlikte olduğum için çok mutluyum. Bugünkü gündem
maddelerimiz tabi ki 19 Mayıs haftası olduğu için Atatürk ve Spor teması. Gençlik ve Spor
Bayramı tüm gençlerin, çocukların yani ulusun bayramı. Kulübümüz 1903 yılında Beşiktaş
semtinde gençlerin spor yapması amacıyla kurulmuştur. Bizim açımızdan 19 Mayıs Atatürk’ ü
Anma Gençlik ve Spor Bayramı’ nı daha da anlamlı kılan kısmı kulübümüzün kurucularından
Ahmet Fetgeri kulüp başkanlığı yaptığı 1906 yılında 19 Mayıs kutlamalarının Gençlik ve Spor
Bayramı olarak kutlanması önerisini sunması ve bu önerinin M.Kemal Atatürk kabul edilip
günümüze kadar gelmesidir. O kadar şanlıyız ki vatanımızı kurtarırken ve cumhuriyeti
kurarken tüm bu mirası çocuklara ve gençlere devretmiş bir lidere sahibiz.

Şair Kazım ve Milli Mücadele;
“19 Mayıs Gençlik ve Spor Bayramı’ na öncü olmasıyla önemli bir değerdir Beşiktaş JK.”
Son zamanlarda sıkça duyduğumuz bir tarihi hikayemiz daha var. Beşiktaş JK bünyesinde
jimnastik kulübü kurulduktan sonra Şeref Bey’ in katkılarıyla bir futbol takımı kurulması
kararı alınıyor. Sonrasında çıkan Balkan ve Çanakkale Savaşı’ na kurulan futbol takımımızın
hemen hemen hepsi cephelere asker olarak gidiyorlar. Çanakkale Cephesi’ nde savaşan Şair
Kazım adında bir sporcumuz şehit olduktan sonra eşyaları arasında çıkan bir şiiri günümüze
kadar ulaşmıştır. “Biz on bir arkadaşız lakin arkamız daha var.” dizeleri durumu çok güzel
açıklayan bir örnektir. Dolayısıyla tarihiyle, sporuyla, edebiyatıyla ve 19 Mayıs Gençlik ve
Spor Bayramı’ na öncü olmasıyla önemli bir değerdir Beşiktaş JK.

Atatürk ve Beşiktaş JK
“Herkesin Atatürk’ün düşüncelerine ve devrimlerine sahip çıkma hakkı vardır”

Atatürk’ e bütün İstanbul kulüpleri haklı olarak sahip çıkar. Vala Somalı’ nın kitabında
Atatürk’ ün Beşiktaş JK ile ilgili anılarına yer vermiştir. Beşiktaş JK ile anılan birisi olarak
Atatürk Beşiktaşlıydı demek istemiyorum. Çünkü herkesin Atatürk’ e sahip olma hakkı ,
herkesin onun düşüncelerine ve devrimlerine sahip çıkma hakkı olduğunu düşünüyorum.
Atatürk büyük bir değerdir, o ulusundur, o hem Beşiktaşlı hem Galatasaraylı hem de Fenerbahçelidir. Tüm
kulüplerimizin lideri de komutanı da Atatürk’ tür.

Türkiye’ de bazı kulüplerin armalarında Türk bayrağı olduğunu görüyoruz. Beşiktaş JK ‘ de
bunlardan bir tanesi. Bu durumun Milli Mücadele dönemi ile ilgili bir ilişkisi var mıdır?
Tabi ki kulübümüzün savaşlarda vermiş olduğumuz şehitleri temsil etmektedir.
Beşiktaş’ ın takım renkleri nasıl siyah beyaz olmuştur?
Bir rivayete göre takım rengi olarak kırmızı beyaz olan renklerimizi matem ve hüzün anlamı
taşıması adına siyah beyaz renklere dönüşmüştür. Sonraki dönemlerde de özellikle
sporcularımızın sahadaki mücadelesi sebebiyle kartala benzetilmesinden dolayı kartalın rengi
olan siyahla bütünleşmiştir.

Bir spor insanı olarak 19 Mayıs’ ın sporla ilişkilendirilmesi konusunda neler
düşünüyorsunuz?
19 Mayıs’ın sporla ilişkilendirilmesi çok güzel bir duygu. Gençlere verilebilecek en güzel
hediyenin bir spor kulübü kurucusu ve sporcunun önerisiyle olması ve benimde bu kulübün
değerlerini benimsemem ayrıca gurur duyduğum noktalardan biri.

Çoğu kişi okulla sporun aynı seviyede ilerleyemeyeceğini düşünüyor. Siz bu konuda neler
düşünüyorsunuz?
Çok güzel bir soru. Ben sporcuydum, futbol oynuyordum. Ortaokul dönemim başladıktan
sonra çok zorlandım. Hatta bir öğretmenim ya sporcu olacaksın ya da okuyacaksın demişti.
Öğrenim hayatımda sporla eğitimimi çok zorlu şartlarda yürüttüm. 1995 yılında Beşiktaş JK
alt yapısında görev almaya başladım. Bu sorunu bizzat yaşadığım için Çavuşoğlu Kolejine
sporcularımızı yolladık. Sporcularımız o okulda burslu okudu ve idman saatlerinde
sporcularımıza okul tarafından izin verildi. Eğitimlerinde oluşan eksikleri ise sonrasında ek
çalışmalarla gidermeye çalıştılar. Bu çalışma yapılanmanın küçük bir örneğiydi. Böyle
çalışmaları ülke boyutuna taşımamız gerekiyor. Milli Eğitim Bakanlığı ve Spor Bakanlığının
ortak bir çalışma yapması gerekiyor. Sporun ilkokul ve ortaokul kademelerinde mutlaka
branşlaşarak eğitime dahil edilmesi gerekiyor. Bu sayede çocuklar ikilemden kurtarılabilir.
Ülkemizde uzun yıllar sporcu bulamadık. Rusya’ dan , Türki Cumhuriyetler’ den sporcu ithal
ettik.
Spor sadece kazanmak için yapılmaması gerekiyor. Atatürk’ ün “Sağlam kafa sağlam
vücutta bulunur.” sözünden yola çıkarak çocukları, gençlerin hatta tüm yaş grubundaki
kişilerin spor yapmalarını teşvik etmemiz gerekiyor. Ülkemizin geleceği için de bu çok önemli.
Çünkü araştırmalara göre sporla uğraşan çocukların kötü alışkanlıklardan daha fazla uzak
durduğu biliniyor. Aynı zamanda eğitim almayan çocuk da sporcu olamaz. Çünkü spor
yaparken düşünme gelişimi de çok önemlidir.

NBA’ deki sporcuların üniversite mezunu olmalarına özen gösteriliyor. Fakat ülkemizde
durum bu şekilde değil. Sporcuların üniversite mezunu olması ülke sporumuzu geliştirir
mi?
Çok doğru bir tespit. Çavuşoğlu Lisesinde kurmuş olduğumuz o jenerasyon okullarından
mezun oldu ve Haliç Üniversitesine burslu olarak başladılar. Sonrasında şampiyonluklar
yaşadılar. Futbolcularımızdan Tunç Kip de bunlardan bir tanesi. Haliç Üniversitesinde BESYO
kurulduktan sonra eğitimine orada devam etti. Scala, Daum, Toshack gibi ünlü teknik
adamlarla çalıştı ve eğitimine devam etti. Şimdi bir üniversitede öğretim görevlisi olarak
görev yapıyor. Bana göre sporcuların öncelikle spor meslek lisesine gitmesi gerekiyor. İdman
yaptığı saha ve eğitim aldığı yer aynı kampüsün içinde olması gerekiyor. 1980’ li yılların
başında bunu Fransa yaptı. Eğitim ve sporu aynı kampüse yerleştirdi. Spor alanında başarısız
olan Fransa kısa süre sonra dünya şampiyonu oldu. Ayrıca sporcu sakatlanabilir. Almış olduğu
eğitimlerle hayatını iyi bir şekilde devam ettirebilir.

Brezilya ülke ekonomisini futbolla döndürüyor. Bizim ülkemizde futbol bu kadar
seviliyorken biz neden yapamıyoruz?
Brezilya’ da çocuklar çok küçük yaştan itibaren her yerde futbol oynuyorular. Yani sokakları,
plajları bir futbolcu imalathanesi gibi çalışıyor. Brezilya’da futbolcuyu erken yaşta buluyorlar
ve onları yetiştirip dünya sporuna sunuyorlar. Milli takımlarında da kısa süreli aralıklarla
sirkülasyon yapıyorlar. Bunun sebebi futbolcularını dünyaya sunmak istiyorlar. Bu durumu
devlet politikası olarak çok iyi uygulamaya başladılar. Futbolcu lisansıyla dünyanın her
yerinde oynayan en fazla futbolcu sayısı Brezilya ‘ya ait. Futbolcuların yurt dışında çalışarak
ülkeye kazandırdıkları döviz ilerleyen zamanlarda ülkelerine de oldukça fayda sağlıyor.
Biz çocukken her yerde top oynayabiliyorduk ve o zamanlarda ülkeden sporcu daha fazla
çıkıyordu Ülkemizde sokaklardaki futbol sahalarımız çeşitli sebeplerle elimizden alındı.
Sokaklarda oyun oynama imkanı bulamayan çocuklar evde bilgisayar başında vakit geçirmeye
başladı. Bilgisayar oynarken de abur cubur yeme davranışı yüzünden obezite en yaygın sorun
olarak günümüzde karşımıza çıkıyor.

Süleyman Seba ile çalışma imkanı buldunuz mu? Eğer bulduysanız sizce Süleyman Seba’ nın
en önemli benimsediği değer neydi?

“Süleyman Seba’nın en önemli özelliği ise dürüst olması ve
yalan konuşmamasıydı.”

Benim hayatım Süleyman Seba ile geçti. Çocukluğumda Süleyman Seba başkanlığını yaşadım.
Onun döneminde tribünlerde bir taraftardım. Sonrasında onun döneminde Kongre Üyesi
oldum. O zamanlar Taksimde kiralık bir binanın ikinci katında iki odası bulunan bir kulüp
binamız vardı. 1995 yılında antrenörlük yaptım. 2000 yılında Süleyman Abi ayrıldıktan birkaç
ay sonra ben de ayrıldım. Bizim için bir hayat ve rol modeldi. Dürüsttü, yalan söylemezdi. İyi
insan olmayı bizlere aşıladı. Bizler de ondan örnek olarak antrenörlük zamanlarımızda
sporcularımıza iyi insan olmayı aşılamaya çalıştık. En önemli özelliği ise dürüst olması ve
yalan konuşmamasıydı.

Hayatınızda hiç keşke dediğiniz bir olay var mı?
Genellikle son beş yıla kadar keşke dediğim hiç olay olmadı. İki defa yurt dışında antrenörlük
yapma fırsatım oldu. Aslında birincisinden çok pişman değilim. 1995 yılında İtalya’dan Lazio kulübünde antrenörlük yapma fırsatı yakalamıştım. İkincisi 1997 yılında Beşiktaş JK PAF
Takım hocasıydım. Ülkemizdeki ilk menajerlik sistemini getirenlerden Bayram Tutumlu beni
Barcelona’ ya Van Gaal’ ın yanına asistan olarak yerleştirmeyi düşündü. O zamanlar Lippi
Juventus kulübünde görev alıyordu. Lippi’ nin yanında staj yapmak istiyordum. Bayram
Tutumlu’ nun Barcelona ile ilişkileri iyiydi. Ne yapacaksın Lippi’ nin yanında ben seni
Barcelona’ ya göndereyim, dedi. Ben bu teklifi kabul etmedim. Fakat son üç beş yıl içinde
zamanı geriye alsam kabul ederdim diye düşünüyorum.

Beşiktaş JK şampiyon olduğunda neler hissettiniz?
Ben Beşiktaş JK seçimlerinde başkan adayı olarak seçimlere girdim. Hep bana soruyorlardı
kiminle çalışacaksın diye. Ben de hep saklamayı tercih ettim. Türkiye’den çalışacağım
kişilerden bir tanesi Sportif Direktör olarak Rasim Kara diğeri de Teknik Direktör olarak
Sergen Yalçın’dı.

Yurt dışı Sportif Direktör olarak da John Benjamin Toshack ile çalışacaktık.
Seçimden sonra ilk olarak 15 Mayıs 2019 tarihinde bunu açıkladım. Şampiyonluk maçına çıkacağımız son maç
tarihi de 15 Mayıs 2021’ di. Bir enerjinin bazı şeyleri bize ifade ettiğini işaret ettiğini hep hissederim.
Son maçın sabahı aynı tarihe denk gelmesinden dolayı ben şampiyon olacağımıza inanıyordum.
Çok büyük bir coşkuda bulunmadım ama o gün Sergen Yalçın’ ın gözleri yaşarmaya başladığı
zaman benim de boğazım düğümlenmeye başladı. Çok güzel bir duyguydu. Bambaşka anlar
yaşadım.

Çok genç yaş ortalaması olan takımlarda görev aldınız ve sizin sayenizde birçok genç
futbolcu sonraki dönemlerde yıldız oldu. Kendinizi genç takımlarla çalışmayla mı
bağdaştırdınız yoksa gençlerin size vermiş olduğu enerjiye mi inandınız?
Baktığımız zaman altı çok geniş bir konu ama kısaca Atatürk gibi bir lidere sahip olan ulusun
gençlerden ve çocuklardan bahsetmemesi, onlara inanmaması ve onlardan güç almaması
mümkün değil. Beşiktaş JK alt yapıda çalışmakla birlikte bu inanç daha da perçinleşti. 1976
yılında Beşiktaş A Takımda birçok oyuncu ceza aldı. Takım çıkaramıyorduk. Serpil Hamdi
TÜZÜN’ ün öz kaynak düzeninden Ziya, Fuat, Süleyman’ ı A Takım’ a çıkarttı. Onları oynattık.
Bu sayede Beşiktaş JK’ nin kendine ait bir öz kaynak düzeni oluştu. Gençlere güvenmek bizim
kültürel kodlarımızda var ve öz kaynak düzeni Beşiktaş için çok uyumlu hale geldi. Bir
antrenör olarak yaş ayrımı yapmak yerine sporcudan hem takıma hem kendine fayda
sağlaması gerektiğine inanıyorum. Çanakkale Dardanel Spor’ da çalışmaya başladığım zaman
maddi imkansızlıklar vardı. Bu yüzden en iyi oyuncularımızı satmaya, genç oyuncuları da
geliştirmeye çalıştım. Alt yapıda eksiği olan oyuncuları hızlı bir gelişimle takıma adapte
etmekte alt yapı antrenörü olmamın büyük faydası oldu. Genç oyuncularla oynamayı
sevmekten öte en iyi takımı kurmaya çalıştım ve gençlere şans vermekten hiç çekinmedim.

Burada olmak çok güzeldi. Değerli öğrencilerimizle bir araya getirdiğiniz için sizlere çok
teşekkür ederim.

Hürser Tekinoktay Spor Bilimleri Fakültesinin davetlisi olarak HAMOK 2021 ‘de konuşmacı oldu

Dikkati Çekenler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu