
Haziran’ın ilk yarısı farklı gündemlerle, hızlı geçti. Beşiktaş açısından transfer hareketliliği, Formula 1 Türkiye Grand Prix’si ve NBA finalleri, ilk on beş günün özetiydi.
Haziran’ın ilk yarısı farklı gündemlerle, hızlı geçti. Beşiktaş açısından transfer hareketliliği, Formula 1 Türkiye Grand Prix’si ve NBA finalleri, ilk on beş günün özetiydi.
Beşiktaş beklendiği üzere şampiyon oldu. “Beklenmesi” bu anlamıyla bir yana, şampiyonluğun ne kadar ‘uzun beklendiği’ de Denizli’de sahadaki, İstanbul’da havaalanındaki, Beşiktaş’taki ve son olarak da İnönü’deki kutlamalardan anlaşılıyordu. Bir sonraki sezonun sonuna kadar, ‘şampiyon’un ismi, ünvanın sahibi, artık Beşiktaş.
Bu başkanla olmaz, bu teknik direktörle olmaz, bu takımla olmaz, bu taraftarla olmaz, bu medyayla olmaz denirken, Beşiktaş hem de hepsiyle birlikte mi şampiyon oldu, yoksa hepsi biraraya geldi, Beşiktaş ‘buna rağmen’ mi şampiyon oldu bilinmez. Ama bu tartışıladursun, tek gerçek var, bitmez denen bir sezon bitti ve Beşiktaş aldı götürdü. Satamadan da getirsin inşallah.
Komedi unsurunun yoğun olduğu Uzakdoğu filmlerinde, ‘iyi adam’ı çevreleyen ‘kötü adam’lar vardır belli sahnelerde. Hani…
İkinci yarıların ilk çeyrekleri sonrası başlayan Beşiktaş seli, İzmir’de de Fenerbahçe’yi boğdu götürdü.